31 Aralık 2008 Çarşamba

Daha Beyaz Bir Yılbaşı Hayal Edin

Hemen hemen herkes daha beyaz dişlere sahip olmak ister. Fazla gülmekten çekinmek, elleriyle dişlerini gizlemeye çalışmak birçok kişinin ortak sorunudur. Peki neden bu sorunu bu yılda bırakıp, gelecek yıla bembeyaz bir sayfa açmaya ne dersiniz? Diş beyazlatma işleminin çok kolay ve oldukça başarılı bir yöntem olduğunu belirten Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı bize yeni yıla kar gibi beyaz dişlerle girmek için kullanılan yöntemler hakkında bilgi verdi,

Herkes için diş beyazlatma;

Diş beyazlatma işlemi hemen hemen herkese uygulanabilir. Ancak diş beyazlatma işlemi için bireyin 18 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. Diş beyazlatma işleminin bilinen hiçbir yan etkisi bulunmadığını da belirten Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı bu işlem sayesinde dişlerinizin çok kısa bir sürede, güvenli ve etkin olarak beyazlatılabildiğini belirtmektedir.

İki Yöntemde Diş Beyazlatma;

Diş beyazlatma işleminin bilinen iki yöntemi olduğunu bireylerin tercihleri doğrultusunda bu yöntemlerin uygulandığını belirten Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı bize bu yöntemler hakkında bilgi veriyor.

Öğle Arası Diş Beyazlatma;

Office bleaching denilen ofis tipi diş beyazlatma işleminin diş hekimi kontrolünde bir saat kadar kısa bir sürede gerçekleşebildiğini belirten Kazandı, hastaların öğle aralarında gelip öğleden sonra işlerine daha beyaz dişleri ve daha öz güvenli bir şekilde dönebileceklerini belirtiyor. Ofis tipi diş beyazlatma işleminde diş hekimi öncelikle hastanın dişlerine genel bir muayene yapar ve ardından eğer bir engel yoksa ( diş çürüğü dişlerde defekt) diş ağartıcı ilaç dişlerin üzerine sürülür ve üzerine beyaz renkli ışık kaynağı belli bir süre tutulur. İşlem bittiğinde birey dişlerinin rengindeki değişikliği hemen fark edebilir.

Televizyon Seyrederken Diş Beyazlatma;

Home Bleaching diye adlandırılan ev tipi beyazlatma yönteminde ise beyazlatma işlemini, diş hekiminizin verdiği talimatlara ve ağzınızın ölçülerine göre hazırladığı şeffaf plağı ve özel bir beyazlatma jeliyle beraber siz uygularsınız. Diş hekiminizin verdiği şeffaf plağın içine koyacağınız özel ağartma jelini günde birkaç saat dişlerin üzerine takmanız dişlerinizin beyazlaması için yeterlidir. Bireylerin bu işlemi televizyon seyrederken uyguladığını ve sevdikleri programın bitiminde daha beyaz dişlere sahip olduklarını belirten Kazandı, ev tipi diş beyazlatma işleminde kullanılan maddenin ofis tipinde kullanılan kadar yoğun olmamasından dolayı alınacak sonucunda ofis tipinden daha az etkili olabileceğini de ifadelerine ekliyor.

25 Aralık 2008 Perşembe

Dişetlerine manikür

Dişleriniz kadar dişetlerinizin de nasıl göründüğü önemlidir.
Güzel bir gülüşün gerek sosyal hayatımız gerekse iş hayatımız için önemi azımsanamaz. Gülüşlerinden memnun olmayan kişiler gülerken hatta konuşurken bile problemler yaşayabilirler. Oysa doğal görünüme sahip pırıl pırıl, güzel dişlere sahip olmanın estetik diş hekimliğindeki son teknolojilerle son derece kolay olduğunu belirten Plusdent Diş Kliniği’nden Mehmet Zahid Kazandı bunun için “gülüş tasarımı” olarak adlandırılan yöntemin kullanıldığını ve herkes için özel bir gülüş tasarlandığını belirtti. Gülüş tasarımında beyaz ve pembe estetiğin bir uyum içerisinde olması gerektiği belirten Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı sadece beyaz estetikle inci gibi dişleriniz olsa bile pembe estetik olmadan estetik açıdan çok güzel bir görüntüye sahip olamayacağınızı belirtiyor.
Diş beyazlatma, laminate vener, metal desteksiz kuron, inley ve onleylerin beyaz estetikte kullanılan dişlere uygulanan yöntemler olduğunu belirten diş hekimi Kazandı bu yöntemler sayesinde hastaların çok kısa sürelerde hayalini kurdukları dişlere, pembe estetik uygulamasıyla beraber ise, mükemmel bir gülüşe sahip olabildiklerini ekliyor.
Peki nedir bu pembe estetik?
Sadece dişlerinizin değil, dişetleriniz de nasıl göründüğü oldukça önemlidir. Düşününki inci gibi sıralı dişleriniz var ancak dişetleriniz güldüğünüzde fazlaca görünüyor ya da yer yer dişetlerinizin çekilmesinden ya da düzensizliğinden dolayı gülüş hattımız da eğri olduğu bir izlenim veriyor. Beyaz estetikteki önemli gelişmelerle birlikte çevre yumuşak dokuların pembe estetiğin konusundaki beklentilerini de değiştiğini belirten Kazandı yumuşak dokuların restorasyonu sırasında kullanılan belirli yöntemler olduğunu ve bunlarına artk çok kolay bir şekilde uygulandığını belirtti.
Çözüm Pembe Estetikte
GİNGİVOPLASTİ
Diş hekimlerinin Gummy smile olarak adlandırdığı, gülüş estetiğini bozan diş etindeki fazlalığın küçük bir operasyon ile düzeltilmesi işlemidir. Bu tedavi estetik diş hekimi ile periodontolog tarafından uygulanır. Estetik diş hekimi dişeti seviyesi ile biçiminin nasıl olması gerektiği belirler. Periodontolog da bu seviyeye kadar dişetlerini düzelterek güzel bir uyum sağlar.
Operasyon sırasında yapılan lokal bir anestezi sayesinde hasta dolgu yapılırken hissettiğinden farklı bir şey hissetmeyecektir. Küçük bir cerrahi işlem olan gingivoplasti, kısa zamanda gülümsemeyi tamamen değiştirecektir.

16 Aralık 2008 Salı

Ağız sağlığında doğru bildiğimiz yanlışlar

Ağız ve diş sağlığı konusunda birçoğumuz halen kulaktan dolma bilgileri uyguluyoruz.
Diş hekimliğindeki hızlı gelişmeler ve bunların ağız ve diş sağlığına olan olumlu etkilerine rağmen birçoğumuz halen kulaktan dolma bilgileri uyguluyoruz. Halk arasında doğru olduğuna inanılan birçok bilginin aslında yanlış olduğunu belirten Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk ağız ve diş sağlığı konusunda doğru bildiğimiz yanlışları ve yaptığımız hataları anlattı.

Dişleri sert bir şekilde fırçalamak parlamasına neden olur
Dişleri sert fırçalamak; dişleri temizlemek, parlatmak yerine dişlerin mine tabakasında aşınmalara neden olur. Dişlerin mine tabakasının aşınması sonucunda da alttaki sarı tabaka ortaya çıkar ve dişler daha sarı gözükür. Ayrıca sert fırçalamak, dişlerde hassasiyete ve diş eti çekilmesine neden olur.
Eğer dişlerimde görülen bir problem yoksa diş hekimini ziyaret etmeme gerek yoktur.
Dişlerinizde görünen bir problem olmaması diş hekiminize yapacağınız genel kontrollerinizi aksatmanız için bir neden değildir. Bireylerin dişlerinde hissedilen bir rahatsızlık duymadıkları takdirde diş hekimi ziyaretlerini ertelediklerini ancak bu durumda diş hekimlerinin erken teşhiste bulunamayıp hastaların daha büyük problemlerle karşı karşıya kaldıklarını belirten Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk altı ayda bir yapılacak olan diş hekimi ziyaretlerinin ağız ve diş sağlığı için oldukça önemli olduğunu ve ertelenmemesi gerektiğini vurguluyor.

Ailemin dişleriyle ilgili problemi yok dolayısıyla benimde endişe etmeme gerek yok
Ağız ve diş sağlığında genetik özellikler küçük bir rol oynar. Ağız ve dişlerinizin sağlığı sizin onlara ne kadar iyi baktığınızla, ağız ve diş bakımınızı ne kadar düzenli yaptığınızla alakalıdır.

Dişlerimi günde bir kereden fazla fırçalamak diş mineme zarar verebilir
Dişlerinize ve dişetlerinize hasar vermemesi için birçok diş hekimi yumuşak diş fırçaları önerirler. Böyle fırçalar kullandığınız sürece dişlerinizi günde iki kere fırçalamadan dolayı bir problemle karşılaşmazsınız.

Dişleri beyazlatmak için karbonatla fırçalamak gerekir
Dişleri karbonatla fırçalamak beyazlatmanın aksine dişin mine tabakalarını çizer ve aşındırır. Bunun sonucunda; dişin parlaklığı gider ve dişler daha kısa zamanda renkleşmeye başlar.

Yemeklerden sonra şekersiz sakız çiğnemek diş fırçalamak kadar etkilidir
Yemeklerden sonra şekersiz sakız çiğnemek dişlerinizi temizlemek, nefesinizi ferahlatmak gibi etkileri olsa da plakları temizlemede dişlerinizi fırçalamanın yerini alamaz.

Eğer dişiniz ağrıyorsa ağrıyan dişinizin üstüne asprin ya da kolonya koyun
Ağrıyan dişinizin olduğu bölgeye asprin ya da kolonya koymak “alkol, asprin yanığı” denilen komplikasyonlara neden olur.

Diş beyazlatma diş minesine zarar verir
Diş hekimliğinde kullanılan son teknolojiler sayesinde artık dişlerinize yapılacak olan estetik uygulamaların çok kolay ve son derece güvenli olduğunu belirten Diş Hekimi Onur Öztürk estetik uygulamalardan diş beyazlatma işlemini yaptırmak isteyen hastaların bunu diş hekimi kontrolünde güvenle yaptırabileceklerini, diş beyazlatma da kullanılan yöntemlerin diş hekimi kontrolünde yapıldığında diş minesine zarar vermediğinin altını çizmektedir.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Ağız Kanseri

Kanser sözcüğünü artık daha sık duyar olduk. Neredeyse hepimizin ya kanserden yaşamını yitirmiş ya da kanser teşhisi konmuş bir yakını var. Son zamanlarda ise eskiden pek de bilinmeyen ağız kanseri yüzünden birçok kişi tedavi görmekte. Ağız kanserinin belirtilerini, nasıl önlenebileceğini, tedavi seçeneklerini, ağız kanseriyle yaşamın nasıl olacağını görüşlerini aldığımız Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı’dan öğrendik.

Ağız kanseri nedir ?
Ağız kanseri dudakları, dili, yanakları ve boğazı etkileyebilen bir rahatsızlıktır. Dünyada her beş dakikada bir kişi ağız kanserinden hayatını kaybetmektedir ve bu sayı her geçen gün hızla artmaktadır. Bu veriler göz önüne alındığında aslında ne kadar özen gösterilmesi gereken bir rahatsızlık olduğu anlaşılmaktadır.

Belirtiler;
Ağız kanseri ağızda değişik formlarda gözükebilir. Bazen kırmızı ya da beyaz lekeler olarak çoğunlukla ise ağrı yapmamasına karşın iyileşmeyen yaralar olarak görülür. Bu durumu önceden anlayabilmeniz için ise ağzınızı düzenli olarak muayene ettirmeniz önemlidir. Eğer ağrısı olmayan üç haftayı geçkin bir süredir ağzınızda yara varsa ya da ağzınızda beyaz veya kırmızı lekeler varsa diş hekiminizden bir randevu almalısınız.

Diş hekiminiz ağız kanserinin belirtilerinin olup olmadığını anlamak için yanaklarınız, diliniz dişetleriniz ve dudaklarınızı içeren ayrıntılı bir muayene yapacaktır. Böyle bir muayenenin olması özellikle sigara kullanan, alkol tüketen ve kırk yaşını aşmış bireyler için önemlidir.

Bir sonraki aşama;
• Eğer diş hekiminiz bir şeyden şüphelenirse daha detaylı testler yaptırmanız için sizi bir hastaneye yönlendirecektir.
• Teşhis için o alandan küçük bir parça alınacaktır.
• Eğer hastaya ağız kanseri teşhisi konulursa kan testi gibi başka testlerde yapılması gerekecektir.
• Teşhisin ardından hastanın durumuna göre doktor bir tedavi planı çıkartacaktır.

Hangi grup daha çok risk taşıyor ?
• Sigara ve alkol kullanımı ağız kanseri riskini arttıran bir faktördür. Sigara ve alkolü bir arada kullanan bireylerde ise ağız kanseri görülme riski normal bireylere göre 30 kat daha fazladır.
• Ağız kanserinden özellikle kırk yaşını aşmış bireyler etkilenmektedir ancak genç bireylerin bu hatsallığa yakalanma oranları da günden güne artmaktadır.
• Bundan 50 yıl önce ağız kanserinin erkeklerde görülmesi kadınlara oranla 5 kat daha fazlaydı ancak günümüzde kadınlarda bu hastalığa sık sık yakalanmaktalardır.
• Toplumun büyük bir kısmında baharatlı yiyeceklerin ağız kanserine neden olduğu gibi bir inanış olmasına rağmen bu tamamiyle yanlıştır.

Birçok kişi Hayatını Kaybediyor.

Bugün ağız kanserinden dünyada her beş dakiakada biri hayatını kaybetmektedir.
Erken teşhis ve tedavi hayatta kalma şansını yükselten önemli bir faktördür.

Ağız kanserini nasıl önlerim?
Sağlıklı olmayı hayat tarzı olarak benimsemek ve ona göre yaşamak sizi ağız kanserine karşı koruyabilir. Böyle bir hayat tarzını benimsemiş bir birey olarak ise sigara kullanmamanız beklenmektedir çünkü sigara
Başka birçok hastalığın nedeni olduğu gibi ağız kanserinin en önemli nedenidir aynı zamanda ağız kanseri riski olma ihtimalinizi arttıran en önemli etkendir.

Alkol kullanımı da ağız kanserine yakalanmak için sigara kadar büyük bir risk oluşturmaktadır. Buna ilaveten alkol ve sigarayı aynı anda tüketen kullanan bireylerde bu risk 30 kat daha fazladır.

Ağız kanserinde tedavi seçenekleri;
Ağız kanseri tedavileri hastalığın derecesine ve tedavinin konuşma, çiğneme ve yutma fonksiyonlarının etkilerine göre değişir.

Her bir tedavi opsiyonun maalesef ki beklenmedik yan etkileri vardır. Bu sebeplerden dolayı tedavinin ilk aylarında hastanın yaşam kalitesi biraz etkilenir.

Fakat, erken teşhis ve tedavinin erken başlaması hastalığın atlatılması için oldukça önemli bir etkendir.

Ağız kanseri teşhisinde uygulanılan üç tane tedavi seçeneği vardır; Ameliyat, Radyoterapi ve kemoterapi.

19 Kasım 2008 Çarşamba

Porselenle gelen güzellik

Sağlıklı ve beyaz dişler, gerek sosyal yaşamda gerekse iş dünyasında insanların dikkat çekmesini sağlayan birer estetik öğedir. Ancak herkes özgürce gülümseyebilecek kadar şanslı olmayabiliyor. Özgürce gülümseyebilmek için sağlıklı ve düzgün dişlere sahip olmamız gerekir. Bu bağlamda birçoğumuzun problemi genellikle ön dişlerde olmasına rağmen bazen de problem yıllar öncesinden hatta çocukluk yıllarımızdan kalmış eski dolgular olabiliyor. Yıllar öncesinin teknolojisiyle yapılmış bu eski dolgular konuşurken ya da gülerken kötü bir şekilde görünebiliyorlar. Her ne kadar inci gibi dişlere de sahip olsanız o siyah görüntü bir anda bütün görüntünüzü bozabilir.

Sadece görsellik için değil;
Bu eski dolguların sadece görselliğe etkisi bulunmadığını belirten Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk bu eski dolgulardaki dolgu ve diş arasındaki mesafenin zamanla açılıp içeriye yemek artıklarının girmesine ve bununda çürüklere neden olabileceğini belirtiyor. Öztürk “Diş hekiminizin yaptığı genel kontrollerde mutlaka bunları da kontrol etmesi gerekmektedir.” diyor, öncelikle sağlık açısından gerekli ise bunların değiştirilmesini öneriyor ve diş hekimliğinde diş dolguları için kullanılan porselen dolguları bize açıklıyor.

Porselenden dolgu (Porselen inley ya da onley) olur mu?
Eskiden çürük sebebiyle oluşan diş boşluklarına tek alternatif amalgam dolgu iken günümüzde yerini kompozit ve porselen dolguya bırakmıştır. Genelde iki seans gerektiren bu işlem estetik olduğu kadar sağlık açısından da başarılıdır. Günümüzde diş hekimliğinin geldiği son noktada bulunan bu teknoloji ile kalan diş duvarları korunarak dişlerin kırılması engellenmektedir.

Porselen dolgular laboratuarda hazırlanan üstün estetik ve dayanıklılığa sahip dolgulardır. Kompozit (beyaz) dolgulara göre, uygulandıkları diş ve komşu dişler ile daha fazla uyumludur. Bu, dolgunun ağız dışında laboratuar ortamında hazırlanma özelliğinden ve daha iyi doku uyum sahip olmasından kaynaklanır. Dişin kırık, çürük veya eski dolgulu kısmı uzaklaştırıldıktan sonra kalan sağlam bölümün ölçüsü alınarak laboratuara yollanır. Laboratuar ortamında, hassas bir teknoloji ile hazırlanan model, özel malzemeler sayesinde mükemmel estetik ve fonksiyona sahip dolgular elde edilir.

Porselen dolguların birden çok avantajı vardır;
* Yüksek derecede ESTETİK
* Metal görünmemektedir
* Dişe güçlü yapışma
* Renkleşmeme
* Dişi çürüklere karşı koruma
* Büyük kaviteler için en ideal çözüm
* Uzun Ömürlü

12 Kasım 2008 Çarşamba

Tartara savaş açın

Diş hekimlerinin kalkülüs olarak adlandırdığı tartar, tükürüğünüzdeki mineral ve plaklardan meydana gelir. Bireylerdeki tartar birikiminin kişiden kişiye farklılık gösterdiğini ve ilk tartar oluşumunun yenilerin oluşumunu hızlandırdığını bildiren Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı tartarın, periodontal hastalıklara yol açtığını da ifadelerine ekledi. Kazandı periodontol hastalık sonucunda dişetlerinin çekildiğini, dişlerin sallanmaya başladığını, dişetlerinin iltihaplandığını, sık sık kanamaların görüldüğünü, dişlerin direncinin azaldığını, çürüklerin hızlandığını, istenmeyen ağız kokusunun oluştuğunu ve dişlerin görünümünün çirkinleştiğini ifadelerine ekliyor ve tartardan kurtulmak için yapılması gerekenleri belirtiyor.

İşte tartardan kurtulmak için yapılması gerekenler;
* Dişlerinizi düzenli olarak günde en az iki kez fırçalayın. Bu sayede günlük ağız bakımınızın önemli bir kısmını yerine getirmiş olursunuz.
* Diş ipi kullanın; Diş aralarını temizlemede sık kullanılan yararlı bir araçtır. Yanlış kullanımı ise diş etine zarar verebilmektedir bu nedenle diş hekiminden doğru kullanımını öğrenildikten sonra uygulanmalıdır.
* Düzenli olarak diş hekimini ziyaret bu sayede ileride ciddi problemlere neden olabilecek sorunlar önceden görülüp önlenmiş olacaktır. Ayrıca kontrolleriniz sırasında dişlerinizin diş hekiminiz tarafından temizlenmesi dişlerinizden tartarın uzaklaşmasına da yardımcı olacaktır.

Bu temizliğin diş hekimleri tarafından yapılması gerektiğini vurgulayan Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı, “Diş taşlarının temizlenmesi genel olarak tehlikeli değildir. Bazı ilerlemiş vakalarda ise diş taşının dişetinin hem altında hem de üstünde birikebileceğine işaret eden Kazandı, “Bunlar diş hekimleri tarafından özel yöntemlerle temizlenir. Bu durumda dişlerde az da olsa sallanma görülebilir. Ancak çalışma sonrası alınacak önlemlerle sorun en aza indirgenir” dedi.

5 Kasım 2008 Çarşamba

Neştersiz gençleşin

Kozmetik Diş Hekimliği Sayesinde çok daha genç görünün;

Plastik cerrahi yöntemlerinden yararlanarak yılların bizde bıraktığı izlerden kurtulabildiğimizi herkes bilir. Ancak operasyonlar çoğu zaman oldukça maliyetli ve çok zaman alırlar. Bugünlerde uygulanan yöntem ise ameliyatsız gençleşmenize olanak sağlıyor. Estetik diş hekimliğinde uygulanan son teknolojiler plastik cerrahinin size kazandırdığı yılları elde etmeniz için farklı bir alternatif sunuyor.

Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk uygulanan yeni yöntemler sayesinde plastik cerrahiye alternatif bir şekilde hastaların dış görünümlerinde olumlu bir değişiklik gözlemlendiğini ve kendilerine olan öz güvenlerinin arttığını belirtti. “Yaşın ilerlemesiyle birlikte hastaların bazıları dişlerini kaybederler. Dişlerini kaybeden bireyler olduklarından çok daha yaşlı gözükürler. Birden fazla dişlerini kaybeden bireylerin ise dudakları olduğundan çok daha ince gözükür ki buda yaşınızı olduğundan büyük gösteren bir faktördür.” diyen Diş Hekimi Onur Öztürk bu durumda olan hastalarına implant tedavisini önerdiklerini ve tedavi sonucunda hastaların gençken sahip oldukları gibi düzgün ve sağlam dişlere sahip olduklarını belirtiyor. Kişilerin sahip oldukları yaşlardan daha büyük gözükmelerine neden olan bir diğer faktörün ise dişlerdeki renkleşme ve dişlerdeki aşınma olduğunu belirten Öztürk genç bireylerin dişlerinin daha beyaz ve daha uzun olduğunu, bireylerin yaşlarının ilerledikçe dişlerdeki aşınmayla beraber dişlerin boylarının kısaldığını ve zamanla renklerinin değiştiğini söylüyor. Bu gibi şikayetleri olan hastalara önerilen laminate vener yöntemi ile 4 ila 6 gün içerisinde 10 yıl gençleştirebileceklerini de ifadelerine ekledi. Laminate Vener yönteminin son yıllarda estetik diş hekimliğinde en çok kullanılan yöntem olduğunu vurgulayan Diş Hekimi Onur Öztürk bu yöntemle bireylerin zamanla karşılaştıkları problemlerden ya da yıllardır sıkıntısını çektikleri aralıklı dişler, çarpık dişler gibi sorunlardan 1 hafta içinde kolaylıkla kurtulabileceklerini ifadelerine ekliyor.

Gülerken ağzınızı kapatmak zorunda kalmamak, rahatça yemek yiyebilmek ve sağlıklı diş etlerine sahip olmak kişinin yaşamına pozitif izlenimler katar. Özgürce gülebilmek sadece genç görünmek için değil aynı zamanda kişinin kendine güvenini ve saygısını kazandırmak içinde önemlidir. Kısaca güzel bir “gülüş” hayatınızı değiştirebilir

31 Ekim 2008 Cuma

Gülme stilinizi belirlemek elinizde

Hiç kendinizi fotoğrafta görünce şaşırdınız mı? Kim bu fotoğraftaki diye merak ettiniz mi? Belki de bu bana oldukça benziyor ama ben olamam diye düşündünüz. Bu durum hepimize olmuştur. Her şeyin dışında gülümsemek bir beceridir. Ancak güzel bir gülüşe sahip olmanın sırrı gülüş tasarımında saklıdır. Gülümseyişinizin gücünü gösterebilmek, yüz hatlarınız daha da vurgulamayabilmek için Plusdent Diş Kliniği’nde Diş Hekimi olan Mehmet Zahid Kazandı’ dan gülüş tasarımıyla ilgili bazı ip uçları aldık.
Hepimiz gülmekten çekinmemeyi hatta gülüşümüzün ahengiyle hatırlanmayı isteriz. Bunun için bize gülüş tasarımını öneren Plusdent Diş Kliniği’nden Mehmet Zahid Kazandı gülüş tasarımı sayesinde kişinin kişisel istekleri ile sağlık ve doğallığı birleştiren bir gülüş tasarlayabildiklerini belirtti. Size yakışacak estetik gülüş ifadesini belirlemeden önce bazı faktörlerin de göz önünde bulundurulduğunu ekleyen Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı bunların yüz hatlarınız, cinsiyetiniz, yaşınız, gülüş simetriniz, dişlerinizin sıralanışı ve renkleri, dudaklarınız ve dişetlerinizin olduğunu söylüyor ve bize gülüş tasarımında kullandıkları gülüş ifadelerini açıklıyor
Gençlerin sahip olduğu bu gülüş tipinde ön dişler yan dişlere göre daha uzundurlar. Ancak yan dişlere göre uzun olan bu ön dişler zamanla yıpranır ve boyları kısalırlar. Bu da beraberinde yaşlı bir görünüm getirir. Çekici bir gülümsemeye sahip olabilmeniz için ise ön dişleriniz diğerlerine göre daha uzun olmalıdır.
Bu gülüş tipinde ise dişler yatay düz bir çizgi üzerine sıralanmışlardır ve yüze olgun bir ifade verir. Genç bireylerin dişlerinin uzunlukları birbirinden farklıdır. Yaş ilerledikçe ise dişlerin boyları birbirine çok yaklaşır. Bu dezavantajı estetik diş hekimliği sayesinde avantaj haline getirebilir ve olgun ve entellektüel bir gülüşe sahip olabilirsiniz.
Bu gülüş stilinin her iki gülüş stiline de benzer tarafları vardır. Ön dişler yan kesici dişlerden çok az miktarda uzundur. Sportif gülümseme tasarımı, yüzünüze sıradışı, içten ve sıcak bir ifade kazandırır. Bu gülümseme entellektüel gülümseme kadar ciddi ifadeli değil, çekici gülüş dizaynı kadar genç değildir.

Estetik diş hekimliğindeki gelişmeler sayesinde artık bireylerin eskiden olduğu gibi sadece beyaz, hafif tavşan dişlere sahip olmaları yerine kendi yaşam tarzlarına, yaşlarına uygun bir gülüşe sahip olabileceklerini belirten Kazandı bu şekilde bireyler için en ideal gülüşü elde edebildiklerini de ekledi

17 Ekim 2008 Cuma

Diş dostu 10 besin maddesi

İster inanın ister inanmayın tükettiğiniz yiyecekler diş sağlığınızı korumanıza ve gülüşünüzün parıldamasına yardımcı oluyorlar. Örneğin sürekli şekerli ya da nişastalı yiyecekler tüketirseniz plakta bulunan bakteriler dişlerinizi çürütmek için başka bir fırsat elde etmiş olurlar.

Ancak doğal olarak bakterilerle savaşan, plakları uzaklaştıran ve nefesinizi tazeleyen yiyecekler tüketmeye özen gösterirseniz dişlerinizi doğal yöntemlerle korumasını desteklemiş olursunuz.

Dişlerimizi doğal yöntemlerle korumaya yardımcı olan besinleri öğrenmek için Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı’ yla görüştük.

İşte Diş Sağlığı İçin Tüketilmesi Gereken Besinler;

1. Kereviz; Kereviz dişlerimizi iki yolla korur. Kereviz extra çiğnememizi gerektiren bir yiyecektir bu da ekstradan tükürük salgılamamıza ki bu da çürüklere neden olan bakterileri etkisiz kılmamıza yarar sağlar. Buna ilaveten lifli ya da sert yapıda ki doğal yiyecekler dişetlerine masaj yapar ve diş aralarını temizler.

2. Peynir; Peynir dişleriniz için birden çok yarar sağlar. İlk olarak ağzınızın PH dengesini ayarlamaya yardımcı olur. Aynı zamanda çürüklere karşı koruyup, yeni çürükler olmasını engellediğini belirten Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı şekerli gıda alındıktan sonra yenilecek bir parça peynirin, şekerin dişleri çürütme etkisini giderme açısından son derece önemli olduğu ilave ediyor.

3. Yeşil Çay; Yeşil çayda bulunan katesin maddesi ağızdaki bakterilerin yok olmasına yardımcı olurken aynı zamanda kansere karşıda etkili oluyor Dolayısıyla ağız kanserlerine karşıda etkili bir maddedir. Bu madde aynı zamanda kötü ağız kokusuna neden olan bakterileri de ağızdan uzaklaştırmaya yardımcı olur.

4. Kivi; Vitamin C eksikliği dişetlerinizi hassaslaştırabilir, bakterilere karşı daha dirençsizleştirebilir. Bu durumda da periodontal rahatsızlığa yakalanabilirsiniz. Bu durumla karşılamamak için yeterince C vitamini almalısınız ve bunun içinde kiviyi seçebilirsiniz çünkü kivi diğer meyvelere göre daha fazla vitamin C içerir

5. Yoğurt; Kalsiyum açısından zengin olan yoğurdun dişlere olan faydaları saymakla bitmez. Kalsiyum periodontal rahatsızlığı olan kişilerdeki diş kökleri iltihaplı cep sayısını azaltır. Kalsiyum, periodontal rahatsızlık dolayısıyla oluşmuş sallantılı ve gevşek dişleri iyileştirmede yardımcı olur. Kalsiyum, diş kayıplarını önlemeye yardım eder. Eğer sizde diş sağlığınızı düşünüyorsanız, kalsiyum deposu olan yiyecekleri tercih edin.

6. Maydanoz; Ağız kokusuna neden olan yiyecekleri tükettikten sonra biraz maydanoz çiğnemek hoş bir ağız kokusuna sahip olmanıza yardımcı olacaktır. Bu sayede ise kötü ağız kokusu maydanoz sayesinde hoş bir kokuya dönüşür.

7. Çilek; Çilek dişlere ve dişetlerine iyi gelir. Aynı zamanda diş taşlarından doğal yöntemle kurtulmanın formülünü taşımaktadır. İçinde bulunan çeşitli asitler diş diplerinde biriken taşları eritir. Diş taşlarının oluşumunu engeller.

8. Kuru Yemişler, Kuru yemişler ve çekirdekler dişi kaplayarak bakterilere karşı koruyucu bir tabaka oluşturan doğal yağlar içerirler. Bu yağlar diş minesinin güçlenmesine yardımcı olarak çürümelere karşı daha dayanıklı olmasını sağlar ve çekirdekleri de kalsiyum içerir.

9. Elma; Elmanın kabukla yenilmesinin bir yandan dişlerin kuvvetlenmesini sağlarken bir yandan da içerisindeki maddelerle dişleri temizlediğini aktaran Kazandı, "Elma, havuç gibi meyveleri ısırarak yenilmesini tavsiye ederim” diye ekledi

10. Balık; Balığın içeriğindeki fosfor, kemik ve diş dokusunun teme maddelerinden bir tanesidir. Bunlarda dişleri sertleştiren fosfor bulunmaktadır. Dolayısıyla daha sağlıklı dişler için haftada bir kez balık tüketilmelidir.

11 Ekim 2008 Cumartesi

Yıldızlar gibi gülümseyin

Bütün ödül törenlerinde kırmızı halılar bembeyaz muhteşem gülüşleriyle etrafa gülümseyen yıldızlarla dolar. Onları her gün gazetelerde, televizyonlarda görürüz. Hemen hemen hepimizin aklına bu kadar kusursuz gülüşlere nasıl sahip oldukları, doğal dişlerinin nasıl bu kadar güzel olabildiği gelir. Oysaki onların bu kadar çarpıcı gülüşlerinin arkasında estetik diş hekimliği vardır. Heyecanlandırıcı haber ise starların gülüşüne sizinde çok kısa bir sürede sahip olabileceğinizdir.

Hollywood gülüşünün sırrının porcelen venerler olduğunu belirten Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk porselen venerlerin dişinizin yüzeyinin çok az bir miktarda aşındırılmasıyla diş yüzeyine yapıştırılan tırnak kalınlığında ince porselenler olduğunu, bu sayede herkesin Hollywood starları gibi mükemmel gülüşlere sahip olabileceklerini söylüyor. Yamuk, çarpık, aralıklı, küçük, sarı gibi pek çok kişinin görsel olarak rahatsız olduğu durumların venerler sayesinde kısa bir süreçte tamamen değişebileceğini de Diş Hekimi Onur Öztürk ifadelerine ekliyor.

Venerlerin en önemli özelliğinin ne olduğunu merak ediyor musunuz? Gerçek dişler kadar doğal görünmeleri. Diş estetiğin de en önemli unsurun doğallık olduğunu belirten Diş Hekimi Onur Öztürk estetik diş hekimliğinin yardımıyla hastaların gerçeğinden ayrılmayan doğal dişlere sahip olduğunu belirtti.

Hollywood yıldızları gibi gülümsemek sadece bir haftada mümkün; Benim dişlerimde çok fazla problem var, gülemiyorum, kendime güvenimi kaybediyorum mu diyorsunuz? Bunun için daha fazla sabretmenize gerek yok yeni teknolojileri, estetikle birleştiren diş hekimleri sayesinde sorunlarınızı bir hafta gibi kısa bir süreçte ortadan kaldırıp özgüveninizi tekrar elde edebilirsiniz.

22 Eylül 2008 Pazartesi

İmplant hakkında merak edilenler

Beklide sizde eksik dişleriniz yüzünden ya da protezinizle kendinizi yeterince güvenli ve rahat hissetmediğinizden gülüşünüzü saklıyorsunuz. Ya da eksik dişiniz yüzünden yemek yerken ya da konuşurken zorluk çekiyorsunuz. Eğer bunlardan herhangi birine sahipseniz implant tedavisinin tam size göre olduğunu belirten Plusdent Diş Kliniği Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı implant hakkında en çok merak edilen soruları cevaplandırdı.

İmplant nedir ?
İmplant, eksik olan dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar kazandırmak amacıyla çene kemiğine yerleştirilen ve uygun malzemeden yapılan suni diş kökleridir. İmplantlar yaygın olarak dokulara uygun, son derece dayanıklı ve ileri teknoloji ürünü olan titanyumdan yapılırlar. İmplantların görünümü ve sizde verdiği his o kadar doğal olur ki genelde varlıklarını unutursunuz.

Kimlere yapılması uygundur ?
İmplant tedavisinde her hangi bir yaş sınırlaması bulunmamaktadır. Her yaştaki hastalar için uygundur. Sadece gençler için kemik gelişiminin tamamlanmasını beklemek gerekmektedir. Bu da kızlarda 16-17, erkeklerde ise 18 yaşına kadar gerçekleşmektedir. Erişkinlerde ise herhangi bir üst yaş sınırı yoktur. Sadece yaş sebebiyle oluşabilecek riskler mevcut ise yapılmayabilir

İmplant tedavinsin yararları nelerdir ?
Her şeyden önce gönül rahatlığıyla, çekinmeden gülmenizi sağlayacaktır. Büyük, sağlıklı, mutlu bir gülümsenin sizin kendinize güveniniz ve iş hayatınız gibi birçok şeye olumlu etkileri olur. Bunun yanında implant rahatça konuşabilmenizi, yemek yiyebilmenizi ve istediğiniz birçok şeyi rahatça yapabilmenizi sağlayacaktır.

Tedavi süresince acı hissedilir mi ?
Rahatlayın çünkü implant tedavisi lokal anesteziyle yapıldığından normal şartlarda ağrı ya da rahatsızlık hissetmezsiniz. Genel olarak implant sonrasında hissedecekleriniz ise basit bir diş çekimi sonrasında hissedeceklerinizde eş değerdedir. Ancak bazı durumlarda genel anestezide uygulanabilir.

Tedavi süreci ne kadar sürer ?
İmplant tedavisi 3-6 ay içerisinde yapılan normalde 3- 4 seferlik diş hekimi ziyaretinden ibarettir.

İmplant güvenli midir ?
İmplant tedavisindeki başarı oranı oldukça yüksektir. İmplant tedavisi olacak en ideal hasta profili sigara içmeyenler ve sağlıklı dişetleriyle ağız sağlına dikkat edenlerdir.

5 Eylül 2008 Cuma

Sağlıklı bir eğitim yılı için sağlıklı dişler önemli

Günler kısalmaya havuzlar ve sokaklar boşalmaya başladı. Bu yılda çocukların okullara dönme zamanı geldi çattı. Önümüzdeki pazar milyonlarca çocuk için yaz tatilinin son günü olacak. Okul döneminin başlamasıyla beraber hiç şüphe yok ki aileler çocuklarına yeni okul kıyafetleri ve okul gereçleri alıyorlar ve genel bir check up için doktora götürüyorlar. Peki tüm bunların dışında çocuğunuzun ağız ve diş sağlığının yeterince iyi olduğuna emin misiniz ? Plusdent Diş Kliniği Diş Hekimi Onur Öztürk’ e göre diş çürükleri en sık görülen çocuk rahatsızlığıdır ve erkenden müdahale edilmezse daha büyük sorunlara neden olabilir. Sağlıklı dişlerle sorunsuz bir eğitim yılı geçirebilmek için yapılması gerekenleri Diş Hekimi Onur Öztürk’ten öğrendik;

*Düzenli bir şekilde diş hekimini ziyaret ettirin; Süt dişleri organik madde içerdikleri için normal dişlere oranla daha çabuk çürürler. Çocuklar, çürüğün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamazlar. Dişte oluşan çürüğü ancak dayanamayacak kadar ağrı hissettiklerinde fark ederler ki bu durum hem geç kalınmaya hem de okula gidememelerine neden olur. Diş çürüğüyle yaşamak ise çocuğunuzun konuşma, yemek yeme, uyuma, konsantre olma ve öğrenme becerilerini azaltır.

*Dişler günde 2 defa fırçalanmalı; Çocuklar dişlerini mutlaka günde iki defa iki dakika boyunca fırçalamalılar diyen Diş Hekimi Onur Öztürk bunun için ailelerin çocuklarına destek olmaları gerektiğini çeşitli oyunlarla bu alışkanlığı onlara kazandırmaları gerektiğini belirtiyor.

*Beslenme çantasına özen gösterin; Çocuğunuzun beslenme çantasını düzenlerken sağlıklı besinlerden oluşmasına da özen gösterin. Unutmayı ki, sağlıklı beslenme genel sağlığımız kadar dişlerimiz içinde önemlidir

*Cips çikolata gibi yiyecekleri sınırlandırın; Hem ağız sağlığı hem de genel sağlığını tehdit eden cips, çikolata gibi yiyecekler her çocuk için vazgeçilmezdir. Bu tür yiyecekleri yemesini engelleyemeseniz bile en azından sınırlandırın.

*Günlük besinlerinin kalsiyum miktarı yüksek şeylerden oluşmasına dikkat edin; Daha sağlam dişler ve kemiklere sahip olabilmesi için süt, peynir gibi daha çok kalsiyum içeren besinleri gün içinde almasına dikkat edin.

*Alışkanlıklar çocukken edinilmeli; İleride de sağlıklı dişlere sahip olabilmesi için diş fırçalama, sağlıklı beslenme gibi alışkanlıkları daha çocukken elde etmesinin önemini vurgulayan Diş Hekimi Onur Öztürk bu alışkanlığın bütün bir yaşam boyunca önemli olduğunun altını çiziyor.

19 Ağustos 2008 Salı

Sağlıklı Dişler İçin D Vitamini

Eğer dişlerinizin daha sağlıklı olmasını ve daha güzel görünmelerini istiyorsanız yaz henüz bitmeden güneşin tadını çıkartın. D Vitamininin sağlıklı dişler ve kemikler için kalsiyum kadar gerekli olduğunu belirten Plusdent Diş Kliniği Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı D Vitaminin en önemli kaynağının ise güneş olduğunu söylüyor.

D vitamini kemik ve dişlerin oluşup şekillenmesinde vazgeçilmez bir vitamindir. Vücudun D vitamini gereksiniminin ise büyük ölçüde güneş tarafından sağlandığını belirten Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı güneş ışınlarından yeteri kadar yararlanmanın sağlıklı dişler ve kemikler için önemli oluğunu vurguluyor.
D Vitamini ve kalsiyum kemik kaybını önler ve iltihapları azaltır. Periodontal hastalığın fark edilebilir bir göstergesinin ise itihap olduğunun altını çizen Diş Hekimi Mehmet Kazandı özellikle Vitamin D ve kalsiyum eksikliği bulunan kişilerin periodontal hastalığa yakalanma riskinin arttığını belirtiyor. Periodontal hastalıktan kendilerini korumak daha sağlıklı dişlere ve kemiklere sahip olmak için kişilerin günde 10-15 dakika yalnızca ellerin güneşte bırakılması bile vücudun ihtiyacı olan D vitaminini kazanması için yeterlidir. Yeteri kadar güneşe maruz kalmayan yerlerde yaşayan bireylerin ise bu açığı kapatmak için süt, yumurta, peynir, ton balığı gibi yiyecekleri tüketmeleri gerekmektedir.

Mümkün olduğu kadar güneş ışığından yararlanmak gerekir ancak bunun için güneşin altında saatlerce kalmak gerekmiyor! Bunun yanında ozon tabakasında oluşan delikler nedeniyle çok fazla güneş ışığı da zararlı olabilir. Güneş ışınlarına fazla maruz kalıp olumsuz yönde etkilenmemek için ise yeteri kadar güneşten yararlanıp vücudumuzun ihtiyacı olan vitamin alınması sağlanmalıdır.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Hassas Dişler İçin Profesyonel Tavsiyeler

Dişlerde ortaya çıkan hassasiyet son derece rahatsız edici olabilir. Dişlerdeki bu hassasiyet özellikle sıcak yaz günlerinde serinlemek adına içtiğiniz soğuk içecekler ve yediğiniz dondurmayla kendini hissettirmeye başlar. Bazı durumlarda ise sıcak ya da asitli bir şeyler yemek hassas dişlerden kaynaklı ağrı ve sızıntıya neden olabilir. Eğer bu sıkıntıları yaşıyorsanız hassas dişlere sahipsiniz diyebiliriz. Plusdent Diş Kliniği Diş Hekimi Mehmet Kazandı birçok kişinin bu soruna sahip olduğunu belirtiyor ve dişlerde görülen bu hassasiyeti önlemek için önerilerde bulunuyor;

Ağız Hijyeninize dikkat edin; Plusdent Diş Kliniği’nden Mehmet Zahid Kazandı’ ya göre birçok insan dişlerinin yarısını fırçalıyor. Ancak dişlerinizi 2-3 dakika boyunca bütün dişlerinizi fırçaladığınızdan emin olarak fırçalamalısınız. Diş aralarına fırça ile ulaşamadığınızı düşünüyorsanız diş ipi kullanın. Böylelikle plak oluşum riskinden kurtulmuş olursunuz. Bunun yanında düzenli olarak diş hekiminizi ziyaret edip dişlerinizi kontrol ettirip temizletmeniz sizi dişeti hastalıklarından koruyacaktır.
· Uygun diş fırçası kullanın; Sert diş fırçalarıyla dişlerinizde istediğiniz temizliği gerçekleştirdiğinizi düşünebilirsiniz. Ancak sert diş fırçaları diş yüzeyinde ciddi aşınmalara neden olurlar. Bu nedenle ağız ve diş yapınıza uygun diş fırçalarını tercih edin.

· Hassas dişlere uygun diş macunu kullanın; Hassas dişler için üretilmiş çeşitli diş macunları vardır. Bunların düzenli olarak kullanılması büyük rahatlama sağlayabilir.

· Yediğiniz ve içtiğiniz gıdalara dikkat edin; Özellikle asit içeren yiyecek ve içeceklerden uzak durun. Narenciyeler ve taze meyve suları,limon ve limon suyu diş hassasiyetine neden olurlar.

· Floridli ağız çalkalama suları kullanın; Gün içinde floridli ağız çalkalama sularının kullanılması hem ağız hijyeninin korunması hem de dişlerde oluşan hassasiyeti önlemek için kısmen faydalı olabilir.

Dişlerinizi gıcırdatıyor ya da sıkıyorsanız tedavi olun; Günümüzde birçok kişi stresli hayat şartları yüzünden uykularında dişlerini sıkmakta ya da gıcırdatmaktalar. Bir kısmı da gün içresinde bu eylemi gerçekleştirmektedir. Bu durum bireylerde baş ağrısı, boyun ağrısı ya da eklemlerde ağrılarının yanında dişlerde hassasiyete neden olur. Bu gibi şikayetleri olan bir çok hastası olduğunu belirten Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı onlara gece kullanmaları için bir gece plağı verdiklerini böylece dişlerini sıkmayan hastaların dişlerindeki hassasiyetin zamanla azaldığını belirtiyor.

24 Temmuz 2008 Perşembe

Diş Kaybının birden çok nedeni vardır

Ağız sağlığınıza yeterince ilgi göstermemek, diş hekimine altı ayda bir yapılması gereken ziyaretleri aksatmak sizin dişinizi kaybetmenize neden olabilir. Diş kaybı siz 40 yaşınızdayken de 80 yaşınızdayken de başınıza gelebilir. Bu durumla karşılaşmamak için ağız sağlığına gerekli ilgiyi gösterip diş çekimini ziyaret etmeyi ihmal etmememiz gerektiğini vurgulayan Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk bunların yanı sıra bir kişinin dişini kaybetmesinin bir çok nedeni olduğunun da üstünde duruyor. İşte dişlerimizi kaybetmemize neden olan başlıca nedenler;

•Diş eti hastalığı; Yapılan son araştırmalara göre 35 yaş üzerinde dişeti hastalığına sahip kişilerin %57 sinin dişlerini kaybetmekte olduklarını belirten Diş Hekimi Onur Öztürk dişeti hastalığının gingivitis ve periodontitis içerdiğini bununda diş kaybına neden olduğunu açıklıyor. Aynı zamanda periodontal hastalığın sigara kullanımından, diyabetten, stresten, kötü ağız bakımından, hormonal değişikliklerden ya da kalıtım nedeniyle meydana geldiğini de vurguluyor.
•Diyabet; Diş kaybının en önemli nedenlerinden biri olan diyabet aynı zamanda dişeti hastalığına yakalanma riskini de arttırır. Aynı zamanda diyabet kemik kaybına neden olduğu için bu da diş kaybına neden olur.
•Sigara kullanımı; Sigara kullanımı diş kaybıyla eşleştirilmiştir. Yapılan son araştırmaların sigara kullanımının diş kaybına neden olduğunu gösterdiğini Diş Hekimi Onur Öztürk belirtti.
•Diğer Nedenler; Diş kaybının diğer nedenleri kötü beslenme, genetik yatkınlık, kötü yapılmış köprüler, hatalı dolgular, AIDS, kemoterapi, uyuşturucu kullanımı, bazı kalsiyum önleyicilerdir.
•Diş kaybı; İnanması güç olsa da diş kaybının en önemli nedeni diş kaybı olduğunu belirten Diş Hekimi Onur Öztürk eğer bir diş kaybederseniz bu diğer dişleri kaybetmenize neden olabilir diyor.

Hayatınız boyunca dişlerinizi kaybetmenizin birçok nedeni olur ancak bunlara sebep olan gerçek nedeni öğrenir ve ona karşı önlem alırsanız diğer dişlerinizi bu tehlikeden korumuş olursunuz. Bunun içinde diş hekiminize 6 ayda bir kontrole gitmenizi öneririz.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Tatil sonrası işe dönmeden kendinizi değiştirin

Yazın gelmesiyle beraber hepimiz ufak kaçamaklar yapmaya başladık. Kimimiz en gözde tatil köylerini tercih ederken bazılarımız sahil kenarında daha sakin yerleri tercih ettik. Hepimiz amacı belliydi biraz işlerden uzaklaşmak, denize girmek, güneşlenmek… Ancak belki de asıl amacımız dinlenmek, bronzlaşmak ve güzelleşmekti. Tatilden döndüğümüzde esmer tenimizle ofis arkadaşlarımızı biraz kıskandırmaktı… Peki neden değişim sadece tenimizle sınırlı kalsın ki… İnsanların kendilerinde yapabilecekleri en çarpıcı değişim tabiî ki yüzlerinde yapılacak bir değişimdir. Hiç şüphe yok ki bunun içinde yapılabilecek en önemli değişim dişlere yapılacak olanlardır. Tatilden dönerken kendimizde daha kalıcı bir değişim yaratmak için Plusdent Diş Kliniği'nden Onur Öztürk'le konuştuk. Öztürk bize estetik diş hekimliğinin ne olduğunu ve kullanılan yöntemleri açıkladı.

Diş Hekimi Onur Öztürk gülüş tasarımını size özel, ideal gülüşü size vermek için hekimlerin kullandığı bir yöntem olarak açıklıyor. Bu yöntemle diş hekimleri sizin istekleriniz doğrultusunda size sağlıklı ve doğal bir gülüş sunmayı amaçlarlar diye de ekliyor.

İşte estetik diş hekimliğinde kullanılan yöntemler

• Porselen Laminate Vener Venerler doğal dişlerinize minimum hasar veren tırnak kadar ince bir porselenden yapılırlar. Venerler vasıtasıyla dişlerinizin şekli ve rengi tam da hayal ettiğiniz gibi olabilir. Lamineler oldukça dayanıklıdırlar. Bu yöntem ile hayalinizdeki dişlere ve gülüşe sahip olmanız için diş hekiminizi 2-3 defa ziyaret etmeniz yeterlidir.

• Diş beyazlatma Dişlerinin daha beyaz olmasını istemeyecek biri yoktur heralde. Herkes daha beyaz dişlere sahip olmak için kulaktan dolma bir sürü yöntemi kullanmaktadır. Oysa bembeyaz dişlere sahip olmak, sigara ve kahvenin ağzımızda bıraktığı lekelerden kurtulmak çok da zor değil. Diş Hekimi Onur Öztürk diş beyazlatma işleminin 1 saat içerisinde klinik ortamında yapıldığını tedaviye gelen kişilerin beyaz dişleriyle kendilerinden daha emin bir şekilde klinikten ayrıldıklarını belirtti.

• İmplant Gülerken ve konuşurken sizi en çok rahatsız eden şey muhtemelen eksik dişlerinizdir. Günümüzde bu durumdaki hastalar için kullanılan en yaygın yöntemin implant olduğunu söyleyen Diş Hekimi Onur Öztürk bu yöntemle eksik dişlerinizin yerlerini dolduklarını ve doğal dişler kadar sağlam ve doğal bir görüntü elde ettiklerini belirtiyor.

• Görünmez Teller Görselliğin git gide öneminin artmasıyla birlikte bireyler artık diş estetiklerini daha da çok önemsiyorlar ve de çarpık, yamuk olan dişlerinin görüntüsünün değişmesini istiyorlar. Bunun için son zamanlar da ki moda ise şeffaf plaklarla (invisalign) ortodontik tedavi yönteminin kullanılması.

4 Temmuz 2008 Cuma

Bu yaz bembeyaz dişleriniz olsun

Hiç şüphe yok ki yazın yanık tenimize en çok yakışacak şey bembeyaz dişlerdir. Sahilde yürürken eski bir arkadaşımızla karşılaşabiliriz ya da hoşlandığımız biriyle göz göze gelebiliriz. O anda yapılacak şey içten bir gülümsemeyle karşılık vermektir. Tabi dişlerinizden çekinmiyorsanız. Bizler çoğu zaman gülmekten kaçınırız ama bunun sebebi mutsuzluğumuz değil dişlerimizdir. Dişlerimiz sadece ağız sağlığımız için değil aynı zamanda fiziksel görüntümüz için de son derece önemlidir. Bembeyaz etkileyici dişlere sahip olmak herkesin hayalidir ancak dişlerdeki lekeler ve sarımsı renk özgürce gülmemizi engelleyerek öz güvenimizi kaybetmemize neden olur. Oysa artık bu durumdan kurtulmak ve özgürce gülümseyip sohbet etmek hiç de zor değil. Yepyeni bir imaja sahip olmak için kullanılan yöntemleri Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Kazandı’ dan öğrendik.

Diş Hekimi Mehmet Kazandı dişlerdeki renkleşmelerin birden çok sebebi olduğunu belirtti. Bunlar; yaşlılık, dişleri boyayan kahve, çay, kola, sigara, pipo vb. maddelerin sık tüketimi, travmalar, renkleşmiş eski dolgulardır. Yiyecek ve içeceklerdeki boyar maddeleri direk olarak diş yüzeyine tutunabilir. Hamilelik, ortodonti, diş eti çekilmesi gibi nedenlerle oluşan diş renkleşmeleri diş beyazlatma işlemi ile giderilebilir. Ayrıca çocukluk ya da hamilelikte annenin kullandığı antibiyotik (tetrasiklin) veya aşırı florid tüketimi de dişlerde renkleşmelere yol açabilir. Dişlerimizin renk değiştirmesini engellemek için tükettiğimiz maddelere dikkat etmeliyiz. Ayrıca hem ağız sağlığımız hem de dişlerimizin sağlığı ve renk değiştirmemeleri için sigaradan ve kafein içeren içeceklerden olabildiğince uzak durmamız gerektiğinin üzerinde duran Diş Hekimi Mehmet Kazandı bize çeşitli beyazlatma tekniklerinden bahsetti; Evde Diş Beyazlatma (Home Bleaching) ve Klinikte Diş Beyazlatma (Office Bleaching).

Evde Diş Beyazlatma

Genelde ofis tipi diş beyazlatma işleminde kullanılan solüsyonların daha düşük derişimli olanlarının evde kullanılması ile yapılan beyazlatma işlemidir. Hastanın ağzından alınan kayıtlara göre özel olarak hazırlanmış diş kılıflarının içine bu jellerin konularak dişler üzerine uygulanması ve ağız ortamında jelin konsantrasyonuna göre 2 - 3 saat kadar tutularak uygulanır. Bu işlemle elde edilen beyazlık ofis tipine nazaran daha uzun sürede elde edilir. Tercih olarak uygulama zamanı, kılıflarla konuşma güçleştiği ve yemek yerken problem yaşanacağı için akşam saatleridir. Ev tipi beyazlatma işlemi diş rengi çok koyu olan ya da dirençli vakalarda ofis beyazlatma işlemi ile beraber kombine uygulanabilir. Bu işlemi uygulamadan önce beyazlatma sonuçlarını etkileyecek çürük veya diğer diş dişeti problemleri için beyazlatma işlemi öncesi diş doktorunuzu ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.

Klinikte Diş Beyazlatma

Mutlaka diş hekimi kontrolü altında klinik koşullarında yapılması gereken bir işlemdir. İlk önce diş hekiminin gerekliyse dişleri plaktan arındırmak için yapacağı diş taşı temizliği ve parlatma ile dişler hazır hale getirilir. Beyazlatma jelinin dişe uygulandıktan sonra bu jelin halojen/led ışık kaynakları ya da lazerle aktive edilmesi sonucu dişin içindeki renkli sıvının dişten uzaklaştırılmasıyla elde edilir. Lazer veya diğer ışık kaynakları dişi beyazlatmaz, sadece beyazlatma jelinin aktive olmasını sağlayarak gerekli kimyasal reaksiyonu başlatır (lazer dişin içine işlemez.).Bu işlemde kullanılan etkin madde hidrojen peroksit ya da türevi olan karbamit peroksittir. Ofis tipi diş beyazlatma işleminde 1 seans ya da 2 seansta istenilen beyazlık genelde sağlanır.

Elde edilen beyazlığın 1 senelik periyotlarla kontrolü yapıldığı takdirde 1,5-2 sene kadar korunabileceğini belirten Diş Hekimi Mehmet Kazandı bu sürecin sigara, kahve ve renklendirici gıdaları çok kullananlarda kısalabileceğini ancak 6 ayda bir yapılacak kontrollerle ve beyazlatma işleminin bir seans tekrarlanmasıyla beyazlığın daha uzun korunması sağlanabileceğini de ekliyor. Ancak bazı durumlarda tedavi daha uzun süreli yapılmalı ya da ev tipi beyazlatmayla desteklenmesi gerektiğini söyleyen Plusdent’ ten Diş Hekimi Mehmet Kazandı kalıcı ve geri dönmeyen bir beyazlatma istenmesi durumunda ise 'lamina' adı verilen, ince bir porselen uygulanabileceğini belirtiyor. Bu tip bir tedavide dişin sadece ön yüzeyinin aşındırıldığını ve ölçü alınarak hastaya uygun diş rengi, şekli ve formuna göre istenilen renkte laminalar hazırlanıp yapıştırıldığını açıklıyor.

Kısacası her iki yöntemde etkin olmasına rağmen tercih, renkleşmenin derecesine, tedavinin ne kadar çabuk sonlandırılmak istendiğine ve hekimin görüşüne bağlıdır. Dişlerin beyazlaşmaları öncelikle başlangıç renkleri ile de ilgilidir. Sarı tonu dişler kolaylıkla 3-4 ton beyazlayabilirken, yeşil-gri tonundaki dişlerin beyazlaması daha zor olmaktadır. Kısacası beyazlama miktarı kişiden kişiye değişmekle birlikte hekiminiz ilk seansta dişlerinizin ne kadar beyazlayabileceği hakkında yaklaşık bir bilgi verebilecektir.

26 Haziran 2008 Perşembe

Ramazan'da diş tedavinizi ihmal etmeyin!

Ramazan ayında oruç tutarken diş tedavilerini aksatmamamız gerektiği konusunda Plusdent Ağız ve Diş Sağlığı'ndan Diş Hekimi Onur Öztürk uyarıda bulunuyor! Aksi takdirde tedavi edilemeyen dişlerin daha büyük sorunlara yol açabileceğini belirtiyor.

Hastaların Ramazan'da oruçluyken en çok yönelttikleri sorular arasında "Diş tedavisi yaptırabilir miyim?" sorusunun yer aldığını ifade eden Plusdent Ağız ve Diş Sağlığı'ndan Diş Hekimi Onur Öztürk, "Diyanet İşleri Başkanlığı'na göre dolgu ve protez bir tedavi şeklidir ve bu konuda herhangi bir kısıtlama yoktur. Tedavinin her şekilde yapılabileceğini söylüyor. Oruçluyken anestezi yaptırabilir, dişinizi çektirebilirsiniz. Fakat çekim sonrası kan ve tükürük yutulmadan kanamanın durdurulması sağlanmalıdır. Diş tedavisi sırasında kullanılan anestezi malzemesi, herhangi bir besleyici özelliği bulunmadığından, dolgu ve kanal işlemlerinin bile rahatlıkla yapılabileceğini vurguluyor ". dedi.

Hastaların daha çok iftardan sonra gelip tedavilerini devam ettirmeyi tercih ettiklerini belirten Plusdent Ağız ve Diş Sağlığı'ndan Diş Hekimi Onur Öztürk şöyle devam ediyor:

"Ağız hijyeni ve sağlığı bütün vücudu etkileyecek öneme sahiptir. Ağız içinde meydana gelen sorunlar, yalnızca bu bölgeyi değil, tüm sindirim sistemi üzerine olumsuz etki yapar. Ayrıca ağzın diğer görevleri olan konuşma, çiğneme, yutma gibi fonksiyonlarda da sıkıntılar baş gösterir. Ağzımızda diş ve dişeti problemlerinin olması, vücuttaki diğer organları da etkileyebilir. Ağız içinde olan ve tedavi edilmeyen bir enfeksiyon kalp, böbrek ya da eklemler gibi yapılarda ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilir. Ayrıca yemeklerden sonra fırçalanmayan bir ağızda diş etleri üzerinde biriken plak tabakası, eğer ihmal edilirse, dişetlerinin kızarıp şişmesine yol açabilir. Dişeti problemleri, aynı zamanda ağız kokusuna da neden olur. Oruçluyken de ağız ve diş sağlığımıza gereken özeni gösterip diş tedavilerimizi ihmal etmememiz gerekiyor. Din adamları tarafından da defalarca onaylandığı gibi diş temizliği ve tedavileri sırasında suyu ve kanı yutmadıkça oruç bozulmadığından diş tedavileri de rahatlıkla uygulanabilir. Bunun yanı sıra kanal ve dolgu işlemlerinde kullanılan anestezi de, besin maddesi olmadan yapılan birçok işlem de orucu etkilemez".

Hastalardan bir çoğunun oruçluyken ani diş ağrısı nedeniyle kliniğe geldiğini vurgulayan Plusdent Ağız ve Diş Sağlığı'ndan Diş Hekimi Onur Öztürk, "Ani diş ağrısında ilk olarak hastalar ağrı kesici kullanıyorlar, ağrı kesici ile su içerse orucu bozulur, Ramazan'da tatsız süprizlerle karşılaşmamak için diş hekimi kontrolünün şart olduğunu belirtiyor.".

Diş beyazlatma sigara bırakmaya yardımcı mı ?

Plusdent Diş Kliniği’nde Diş Hekimi Onur Öztürk sigarayı bırakmanın tabi ki en önemli nedeninin diş beyazlatma olmadığını ancak diş beyazlatma tedavisi gören hastalarının olumlu sonuçları yaşadıktan sonra bu alışkanlılarına devam ederken iki kere düşündüklerini ve bir kısmının bu tedaviden sonra sigarayı bıraktıklarını belirtti.

Plusdent Diş Kliniği’nden Onur Öztürk diş beyazlatmanın diş kliniklerinde yaklaşık olarak bir saat içerisinde yapıldığını hatta hastalarının öğle arasında gelip işlerine bembeyaz dişlerle döndüklerini belirtiyor. Genelde dişlerde memnun edici beyazlatma meydana geldiğini ve bu beyazlığın yaklaşık olarak 18-24 ay kadar devam ettiğini ancak kalıcılığın daha çok hastanın beslenme alışkanlığı ve nikotin kullanımına bağlı olduğunu da ifadelerine ekliyor.

Nikotin dişlerde lekelere sebep olan tek kötü alışkanlık değildir bunun yanında kafein, kırmızı şarap, soslar, genetik özellikler ve birçok boyar madde dişlerde renkleşmelere neden olurlar. Fakat renkleşmenin çokluğu ve dişlerdeki sararma bu tarz maddelerin ne kadar sık tüketildiğiyle ve alakalıdır. Bu nedenle sigara tiryakiliği olan ve bunun yanında da kafeinli içecek tüketen kişilerin dişlerinde normalden daha fazla sararma ve leke bulunduğunu belirten Diş Hekimi Onur Öztürk böyle kişilerin dişlerini beyazlatmanın bir seanstan daha uzun sürebildğini ancak bu kişilerin elde edilen sonuçla beraber sigarayı bıraktıklarını ya da azatlıklarını belirtti. Zaten sigarayı bırakmayı hedefleyen ancak bir türlü buna cesaret edemeyen bazı hastalarında diş hekimlerini ziyaret edip dişlerini beyazlattıktan sonra bu alışkanlıktan vazgeçtiklerini diş beyazlatmanın onların bu alışkanlığı bırakmada cesaret verdiğini söylüyor

24 Haziran 2008 Salı

Bayram şekeri diş sağlığınızı bozmasın!

Ramazan Bayramı'nda fazla tüketilen şeker ve tatlılar bir çok diş sorunlarına neden olabilir.

Plusdent Ağız ve Diş Sağlığı’ndan Diş Hekimi Mehmet Kazandı, Ramazan Bayramı'nda fazla tüketilen şeker ve tatlıların bir çok diş sorunlarına neden olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bayram boyunca ziyaretlerde ikram edilen tatlı ve şekerlerin ağız ortamını asidik hale getirip diş çürüğü oluşumunu hızlandırdığını belirtiyor.

Fazlası zarar
Diş hekimi Mehmet Kazandı bayramlarda tatlı ve şeker tüketiminin arttığını hatırlatarak, dikkat edilmediği takdirde bu durumun ciddi ağız ve diş sağlığı sorunlarına sebep olabileceğini ve beraberinde vücudumuzun genel sağlığı için de olumsuz etkilerinin olabileceğini belirtiyor.

Bol su ile ağzınızı çalkalayın
Özellikle şeker ve benzeri tatlı yiyecekler yenildikten sonra diş fırçalama imkanı olmayanlar için bol su ya da sütle ağzın çalkalanması ya da şekersiz sakız çiğnenmesini tavsiye ediyor. Ayrıca bayramlarda dişlerin baş düşmanı olan yiyeceğin lokum gibi dişlerin arasında kalan ve uzun süre dişlerden uzaklaştırılamayan tatlılar olduğunu vurguluyor. Çünkü ağız içinde kalan şeker ve tatlı kalıntılarının bakteri üremesini arttırdığını, bakterilerin de asit oluşturduğunu ve diş çürüklerine neden olduğunu söylüyor.

Asitli içeceklerden de uzak durun!
Ayrıca bayram ziyaretlerinde de sıkça tüketilen kola gibi asitli içeceklerin de bu süreci hızlandırdığını vurguluyor. Şekerli gıdaların dişlerin yüzeyine yapıştığını ve çürük başlangıcı olan bölgelerdeki hassasiyeti arttırdığını söylüyor ve şöyle devam ediyor:

"Dişlerini düzenli olarak fırçalayan, diş hekimlerinin önerdiği şekilde ağız bakımlarını yapan kişilerin dişleri, şeker tüketimi olsa bile bu durumdan çok fazla etkilenmez. Asıl sorun, dişlerin fırçalanmaması veya bakımlarının ihmal edilmesidir. Ayrıca yenen bir sütlü tatlı ile şerbetli ya da lokum gibi yapışkan tatlıların dişlere vereceği zarar aynı değildir. Dişlerini fırçalamayı ihmal edenler için bayramda dişlere en fazla zarar veren yiyecek lokum gibi dişlerin arasında kalan tatlılardır. Bununla birlikte bu tip yapışkan özellikli tatlıların fazla tüketilmesi ağzında(hareketli, sabit) protezleri bulunan hastaların protezlerinin hareket etmesine hatta yerinden çıkmasına neden olabilir."

Ayrıca Diş hekimi Mehmet Kazandı, bayramda yenilen tatlının, fark edilmeyen ya da önemsenmeyen çürüklerin ani bir ağrıyla ortaya çıkmasına sebep olabileceğini belirterek "Bayramda fazla tüketilen şeker ve tatlıların diş sağlığına verdiği zararları diş fırçalayarak ve diş ipi kullanarak azaltabilirsiniz." şeklinde uyarıda bulunuyor.

Diş eti rahatsızlığı erken doğuma yol açabilir

Yapılan araştırmalara göre diş eti hastalığının erken doğuma yol açabildiği ortaya çıktı. Plusdent Diş Kliniğinden Diş Hekimi Onur Öztürk diş sağlığıyla ilgilenen hamile annelere ağız ve diş sağlıklarını hamilelik döneminde nasıl korumaları gerektiği konusunda bazı tavsiyelerde bulundu.
Yapılan araştırmalara göre diş eti hastalığının erken doğuma yol açtığı düşünülüyor. Ağız içinde diş etlerinde hastalığa yol açan bakterilere bağlı olarak gelişen enfeksiyona karşı vücudun hormon dengesinin bozulması erken doğumun sebepleri arasında gösteriliyor. Erken doğmuş çocuklar zamanında doğmuş çocuklar kadar sağlıklı olmuyor ve erken doğum ya da düşük kilolu doğum nedeni ile oluşan komplikasyonlar, bebek ölümlerinin yüzde 60’ını oluşturuyor. Bu sebepten dolayı erken doğumu tetikleyecek etkenlerden uzak durmak gerekir, eğer var olan bir diş eti enfeksiyonunuz var ve şu anda hamile iseniz doktorunuzun onayı ile yapılacak olan diş eti tedavisi sizi bu riskten kurtaracak.

Diş hekimliğinde hamilelik döneminde kadınların ağız sağlığının olumsuz etkilendiğinin bilinmesine rağmen, yapılan araştırma sonucunda erken doğum ve dişeti hastalığı arasındaki bağlantı bulundu. Bilim adamları, erken doğum riski taşıyan her 3 kadından birinde, ağızlarında ve amniyotik sıvılarında dişeti hastalığı bakterilerine rastladığından, aralarında bir bağlantı olabileceği konusunda uyarıyor ve amniyotik sıvı doğmamış bebeği çevreleyen bir sıvı olduğu için bu sıvıya kötü etki eden herhangi bir şeyin hem bebek hem de anne açısından zararlı olduğunu belirtiyorlar. Bu durumda ise diş eti hastalığı çok büyük bir risk taşıyor. Çoğu kadının hamilelik dönemindeki hormon değişimlerinin ağız sağlıklarını kötü etkilediği bilinen bir gerçek olduğundan diş hekimleri koruyucu tedbirler almakta ve bakım önerilerinde bulunuyorlar. “Bazı kadınların diş etleri daha kolay kanarken, diş eti hastalığı olanlarda ise hastalığın daha hızlı ilerlediği görüldü.” “Ayrıca bazı kadınlar hamilelik döneminde dişlerine bakmaya daha az önem verirler ve bunun da etkisi büyük olabilir.” Bu konuyla ilgili Plusdent Diş Kliniğinden Dişhekimi Onur Öztürk diş sağlığıyla ilgilenen hamile annelere ağız ve diş sağlıklarını hamilelik döneminde nasıl korumaları gerektiği konusunda bazı tavsiyelerde bulunuyor:

Hamileler için 3-6 aylar arası diş tedavileri ve rutin diş taşı temizlikleri için en uygun zaman. Ağrı yapan, rahatsızlık veren bir problem var ise, anne adayı için kadın doğum doktoru ve dişhekimi birlikte tedaviyi programlayarak ağrının ortadan kalkmasını sağlamalı. Ancak, acil olmayan tedavilerin hamileyken yapılması pek tercih edilmez. Hamilelik öncesinde hamilelik planlanmadan kadın doğum uzmanı bir doktor ile görüşüp planlama yapıldığı gibi aynı şekilde dişhekimine de giderek sorunlu diş ve diş etlerimizle ilgili problemleri hallettirmeli. Ayrıca radyolojik tetkikleri de yaptırarak sorun doğurabilecek dişler de tespit edilerek önceden önlemleri alınmalı. Bu şekilde sorunsuz ve diş sağlığı açısından stressiz bir hamilelik dönemi geçirebilirsiniz.

Hamilelikte ağzımız hormon seviyelerindeki ani artış sebebiyle dişeti iltihaplarına eğilimli. Eğer diş ve diş etlerimizdeki besin artıkları (plak) tam olarak temizlenemezse kolayca gingivitis (kırmızı, şişkin, kanamalı hastalıklı dişetleri) oluşabilir. Yapılan araştırmalara göre ciddi diş eti rahatsızlıkları olan hamile kadınlarda ise erken doğum riski tetiklenmekte. Bunun hiç oluşmamasını sağlamak , doğru ve etkin bir şekilde diş fırçalamak ve diş ipi kullanımıyla mümkün.
Genelde sabah bulantıları olan ve sık sık kusan hamilelerde ağız içindeki asidik ortam dişlerde aşınma, hassasiyetlere ve çürüklere sebep olabilir. Bunu engellemek için ağız gargaraları veya en azından ağzın sık sık su ile çalkalanması önerilir. Bundan da etkin ve doğru fırçalama ile kurtulmak mümkün. Fakat kusmanın hemen arkasından ağızdaki ortamın asit seviyesi azami sınıra ulaştığından bu sırada dişleri fırçalamak mine yüzeyinde aşınmalara sebep olur. Yapılması uygun olan; kusmadan sonra ağzı bol su ile çalkalayıp 20-30 dakika bekledikten sonra dişleri fırçalanıyor. Hamilenin sürekli diş fırçalamaktan midesi bulanıyorsa, su ile bol bol çalkalayarak ağzından asidi uzaklaştırmasının bile büyük faydası var.

Hamilelerde ayrıca oluşabilen iyi huylu diş eti tümörleri ise hamilelik bittikten kısa süre sonra yok olur.

Bu süreç boyunca iyi beslenme, dişhekimi tarafından yapılan diş taşı temizlikleri ise, bu dönemde hem diş eti iltihabının oluşmasını engeller hem de çürük ve benzeri problemlerin ortaya çıkma ihtimalini azaltır.

“Eğer hamileyseniz, ağız sağlığı çok önemlidir. Günlük ağız ve diş bakımı kesintiye uğratılmamalı.“

“Dişlerinizi fluoridli diş macunlarıyla fırçalamalı, şekerli yiyecek içecek tüketimini azaltmalı ve olabildiği kadar çok diş hekimine gitmelisiniz.” “Dişlerinizi iki dakika boyunca fırçalamak ve bütün yüzeyleri temizlemek çok önemli. Diş arası fırçalar veya diş ipiyle günde bir kez dişlerinizin aralarını temizlemek de önemli.” “İyi ağız hijyeni sadece sizin için değil, çocuğunuz için de yararlı.” Hamilelik öncesi tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalı. Çünkü diş ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt ilişki var.

Son trend öğle tatilinde bleaching yaptırmak

Dünyanın en güzel kadını, en yakışıklı erkeği bile olsanız, lekeli ve sararmış dişlerle güldüğünüzde tüm cazibeniz söner. Oysa, gülümseme; karşıdaki kişi üzerinde bırakılan ilk etkidir... Harika bir gülüşe sahip olmanın sırrı; inci gibi bembeyaz sıralanmış dişlerde gizlidir. Ve günümüzde artık öğle tatili operasyonları'nda sararmış dişleriniz bir saatlik basit bir işlemle bembeyaz oluyor. Bleaching yöntemi sayesinde (diş beyazlatma) beyazlamış dişlerinizle siz de bir saat sonra iş yerinize daha mutlu bir insan olarak dönüyorsunuz. Diş muayenehanelerinde bir saat içinde diş beyazlatmak mümkün. Genellikle sarı diş renklerini muayenehanelerde bir saat içinde üç dört hatta daha fazla renk skalası kadar beyazlatmak mümkün. Fakat bazı dişler vardır ki; örneğin çocukluğunda diş gelişimi sırasında 'tetrasiklin' grubu antibiyotik kullananlarda veya florlu su içenlerde, dişlerin rengi koyu gri ve çok koyu sarı renkte olabilir. Böyle dişler beyazlatmaya karşı inatçıdır ve sonuç alınmayabilir. Böyle durumlarda daha uzun süreli tedavi yapılmalı, mesela ev tipi beyazlatmayla desteklenmeli. Kalıcı ve geri dönmeyen bir beyazlatma isteniyorsa o zaman da 'lamina' adı verilen, ince bir porselen uygulanabilir. Bu tip bir tedavide dişin sadece ön yüzeyi aşındırılır ve ölçü alınarak hastaya uygun diş rengi, şekli ve formuna göre laminalar hazırlanıp yapıştırılır. Estetik beklentinin yüksek olduğu ya da çok sayıdaki dişin şekil ve renk değişimini sağlamak gerektiğinde, porselen laminayı kullanıyoruz.

Bembeyaz dişlere sahip olmak için uygulanan diş beyazlatma işlemi (bleaching) özellikle son zamanlarda pek çok kişinin tercihi. Konu hakkındaki bilgileri Plusdent Diş Kliniğinden Diş Hekimi Onur Öztürk veriyor. Diş beyazlatma işlemi iki şekilde yapılabiliyor. Bunlardan birincisi ofis tipi beyazlatma diğeri ise ev tipi beyazlatma...

Her iki yöntemde etkin olmasına rağmen tercih, renklenmenin derecesine, tedavinin ne kadar çabuk sonlandırılmak istendiğine ve hekimin görüşüne bağlıdır. Dişlerin beyazlaşmaları öncelikle başlangıç renkleri ile ilgilidir. Sarı tonu dişler kolaylıkla 6-8 ton beyazlayabilirken, yeşil-gri tonundaki dişlerin beyazlaması daha zor olmaktadır. Kısacası beyazlama miktarı kişiden kişiye değişmekle birlikte hekiminiz ilk seansta dişlerinizin ne kadar beyazlayabileceği hakkında yaklaşık bir bilgi verecektir.

Ofis Tipi Beyazlatma( Bleaching)

Mutlaka diş hekimi kontrolü altında klinik koşullarında yapılması gereken bir işlemdir. Beyazlatma jelinin dişe uygulandıktan sonra bu jelin ultraviyole ışık ya da lazerle aktive edilmesi sonucu dişin içindeki renkli sıvının dişten uzaklaştırılmasıyla elde edilir. Bu işlemde kullanılan etkin madde hidrojen peroksit ya da türevi olan karbamit peroksittir. Ofis tipi beyazlatma işleminde 1 seans
ya da 2 seansta istenilen beyazlık genelde sağlanır.

Elde edilen beyazlık 1 senelik periyotlarla kontrolü yapıldığı takdirde 3-4 sene kadar korunabilir. Bu süreç sigara, kahve ve renklendirici gıdaları çok kullananlarda kısalabilir ancak 6 ayda bir yapılacak kontrollerle ve beyazlatma işleminin bir seans tekrarlanmasıyla beyazlığın 3-4 yıl korunması sağlanabilir.

Ev Tipi Beyazlatma (Bleaching)

Genelde ofis beyazlatma işleminde kullanılan solüsyonların daha düşük derişimli olanlarının evde kullanılması ile yapılan beyazlatma işlemidir. Hastanın ağzından alınan kayıtlara göre özel olarak hazırlanmış diş kılıflarının içine bu jellerin konularak dişler üzerine uygulanması ve ağız ortamında 2 - 3 saat kadar tutulması ile uygulanır. Bu işlem ile elde edilen beyazlık ofis tipine nazaran daha uzun sürede elde edilir. Tercih olarak uygulama zamanı, kılıflarla konuşma güçleştiği ve yemek yerken problem yaşanacağı için akşam saatleridir. Ev tipi beyazlatma işlemi diş rengi çok koyu olan ya da dirençli vakalarda ofis beyazlatma işlemi ile beraber kombine uygulanabilir.

- Beyazlatma işlemi sırasında dişlerin beyazlatılması kullanılan jellerin ağız içerisindeki yumuşak dokularla (dudak. Yanak gibi) temasından kaçınılmalıdır. Aksi takdirde tahrişler oluşabilir.

Beyazlatma İşleminden sonra dikkat edilmesi gerekenler

- Beyazlatma işleminden sonra özellikle 2 hafta kadar çay, kahve, yoğun renkleştirici içeren meyve suları ve kırmızı şarap gibi içeceklerin yanı sıra salçalı besinlerin de az tüketilmesi gerekir. Sık tüketilmesi sararmanın daha çabuk geri dönmesini sağlayacaktır. Ayrıca sigara ve benzeri tütünlü ürünlerden de uzak durmanız gerekir.

- Diş beyazlatmanın bilinen en yaygın yan etkisi diş hassasiyetidir, yine bunda da diş hekiminizin uygulayacağı veya önereceği hassasiyet giderici ürünler bunun azalmasını sağlayacaktır. 24 saat süreyle çok sıcak-soğuk besinleri tüketmeniz hassasiyetinizi arttırabilir.

Ramazanda Diş Çürükleri, Ağız Kokusuna Dikkat

Plusdent Ağız ve Diş Sağlığı'ndan Diş Hekimi Mehmet Kazandı ’ özellikle Ramazan ayında, sahurdan iftara kadar olan uzun sürede dişler fırçalanmadığında ağızda kolayca üreyen bakterilerin diş çürüklerini, dişeti sorunlarını ve ağız kokusunu arttırdığını belirtti
Plusdent Ağız ve Diş Sağlığı'ndan Diş Hekimi Mehmet Kazandı ’ özellikle Ramazan ayında, sahurdan iftara kadar olan uzun sürede dişler fırçalanmadığında ağızda kolayca üreyen bakterilerin diş çürüklerini, dişeti sorunlarını ve ağız kokusunu arttırdığını belirtti ’ .

Ramazan ayında ağız, diş ve dişeti sağlığı bozulan bir çok hastaya sık sık rastladıklarını belirten Diş hekimi Mehmet Kazandı, oruçluyken ihmal edilen ağız ve diş bakımının vücuttaki diğer organları da etkileyebileceğini belirtiyor. Bu dönemde ağız ve diş sağlığının normalden çok daha fazla dikkate alınması gerektiğini vurguluyor ve şu tavsiyelerde bulunuyor:

Yemeklerden sonraki 20-30 dakika içinde bakteriler dişlerde çürüme yapmaya başladığından, sahurda mutlaka dişler fırçalanmalıdır. Atlanması durumunda da gün içerisinde de fırçalanabilir. Oruçluyken macunu yutmamak kaydıyla diş fırçalamanın aslında hiçbir mahsuru olmadığı din adamları tarafından da onaylanmıştır. Diş fırçalamak vücudu besleyen bir durum olmadığı için oruçluyken de diş macununu yutmamak kaydıyla dişler fırçalanabilir, diş macunu da, ağız çalkalama suları da oruçluyken rahatlıkla kullanılabilir.

Özellikle iftar ve sahurlarda yemek yendikten sonra dişlerin daha özenle fırçalanması gerektiğini, aksi takdirde çevreyi rahatsız edebilecek ağız kokusu ile karşılaşılabileceğini vurgulayan Diş Hekimi Mehmet Kazandı şöyle devam ediyor : ‘Yeme, içme fonksiyonlarımız azaldığında ağızdaki salya oranı o kadar düşer. Tükürük bezlerinin ürettiği salgı ve tükürüğün yıkama kapasitesi azalır. Bu nedenle, bakteri varlığı açısından vücudun en zengin bölgesi olan ağzımız, temizlenemediği için sürekli kirli kalır. Bu da, zaten var olan ağız kokusunun şiddetini artırır ve çevreyi rahatsız edecek boyutlara ulaştırır. Daha çok açken ortaya çıkıyor gibi görünen ağız kokusunun asıl nedeni budur” . Diğer taraftan bronşlar ve mideyle ilgili kokular da ağız kokusu ile karıştırılabilmektedir. Bilhassa, daha önce yediğimiz gıdalar ve midenin boş olması koku olasılığını artırabilir. Soğuk algınlıklarına bağlı enfeksiyonlar da genizi akıntıları ile koku yapabilir. Oruçluyken ağzımızın bakımını çok iyi yapmazsak, koku daha da artabilir. Özellikle iftarda ve sahurda yediğimiz yemeklerden sonra ağızdaki dengeler tamamen bozulur, asit oranı artar dolayısıyla, bakteri çoğalması için uygun ortam oluşur. Genellikle sahurdan sonra yemek yenildikten sonra hemen yatıldığı için ağız içinde temizlenmeyen plaklar sebebiyle daha çok bakteri üreyebilir. Bu dönemde dikkat edilmezse, diş çürükleri de ağız kokusu ile birlikte artabilir. Ayrıca ağız kokusunun bir diğer nedeni diş eti iltihabı ve protezlerde olabilir.Sahurdan iftara kadar ki geçen uzun süre sürede dişlerin fırçalanmaması sebebiyle dişlerin aralarında veya protez altlarında biriken yemek atıklarına bağlı olarak ağız kokusu olabilir. Gece yatmadan önce ağız ve diş temizliği çok iyi bir şekilde yapılmalıdır. Diş araları, kron ve köprüler varsa altları diş ipiyle temizlenmelidir. Ağızda hareketli protezler varsa ağızdan çıkartılıp içleri fırçayla temizlenmelidir`.

Aspirin içerken dişleriyle EZEN var mı? Bu uyarı size...

Kişilerin aspirini bir dönemden fazla dişleriyle ezmeleri durumunda şiddetli bir şekilde dişlerine zarar verdiklerini biliyor muydunuz?
Yapılan son araştırmalar hasar görmüş dişlerle aspirini dişlerle ezmenin arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarttı.

Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Kazandı aspirinin ağzın hem sert hem de yumuşak dokusuna şiddetli hasar verebileceğini belirtti.

Aspirin ağzın hem sert hem de yumuşak dokusunda şiddetli bir hasara neden olur.

Diş Hekimi Mehmet Kazandı aspirini suyla yutmak yerine dişleriyle ezip daha sonrada onu çiğneyen hastaların diş minelerinin yıprandığını belirtti.

Aspirini bu şekilde tüketen hastaların daha çok dile yakın ön diş yüzeylerinde, alt ve üst, ön ve arka azı dişlerinde diş minesi yıpranması olduğunu da ekledi. Diş Hekimi Mehmet Kazandı son zamanlarda yapılan bir araştırmayı örnek gösteriyor:

Bu araştırmada uzun bir süredir her gün Aspirin tableti çiğnemeden kaynaklanan iki tane diş minesi aşınması örneği verilmektedir. Araştırmada ele alınan iki hastada ağrılarını rahatlatmak için aspirin kullandıklarını ve hapın tamamını yutmak ya da su da erimesini beklemek yerine aspirini dişlerine koyup onu çiğnediklerini belirtmektedirler. Araştırma, hastaların bütün dişlerinin tedaviye ihtiyacı olduğunu fakat diş yüzeylerinin aspirinle daha fazla buluştuğu noktalarda daha fazla aşınma gözlemlendiğini ortaya çıkarttığını ifadelerine ekledi.

Plusdent Diş Kliniği’nden Mehmet Kazandı kişilerin diş minelerinde aşınma meydana gelmemesi için aspirin kullanırken dikkat etmeleri gerektiğini, tabletleri dişleriyle ezmek, çiğnemek yerine mutlaka bol suyla hapın tamamını yutarak tüketmeleri gerektiğini belirtiyor.

Ayrıca Diş Hekimi Mehmet Kazandı aspirin çiğnemeden kaynaklanan hem sert hem de yumuşak ağız dokusu tehlikeleri hakkında hastalarına ve de diğer sağlık pratisyenlerine öğüt vermelerini ve bu konuda onları eğitmelerini gerektiğini de ekliyor.

Diş gıcırdatma probleminiz mi var? İşte size bir kaç öneri...

Günümüzde birçok kişi stresin neden olduğu hastalıklarla uğraşmaktadır. Stres bazı kişilerde tansiyon problemini, ülseri ve bazılarında da diş gıcırdatma problemini beraberinde getirir. Halk arasında diş gıcırdatma diye bilinen Brusizm hastalığı günümüzde çok yaygındır ve genellikle bu alışkanlığa sahip kişiler bundan habersizdirler.

Brusizm halk arasında diş gıcırdatma diye bilinen genellikle uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketlerinin neden olduğu çeneleri sıkma, dişleri gıcırdatma olayıdır. Diş gıcırdatma ve diş sıkma günümüzde birçok kişinin sahip olduğu bir hastalıktır. Plusdent Ağız ve Diş Sağlığı’ndan Diş Hekimi Mehmet Zait Kazandı’ ya göre diş sıkma ve diş gıcırdatmanın en önemli nedeni strestir. Genellikle diş gıcırdatma 20 ve 40 yaşları arasındaki kişilerde görülür. Dişlerimizi sıkmamız ya da gıcırdatmamız sonucunda diş minesine zarar veririz. Bu da diş hassasiyetine ve de diş kaybına hatta pahalı bir tedaviye neden olabilir. Diş Hekimi Mehmet Zait Kazandı aynı zamanda diş gıcırdatması ya da sıkmasına sahip olan kişilerin gece uyurken dişlerini sıktıklarını ve de sabah çene ağrısıyla uyandıklarını, uyurken dişlerini gıcırdatarak çıkardıkları seslerin gece boyunca eşlerini uyandırdıklarını ve de bununda ilişkileri zora soktuğunu ekledi.

Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zait Kazandı bununun üç ana nedeni bulunduğunu belirtiyor: 1- Dental (dişle ilgili) nedenler; yüksek veya olması gerekenden düşük seviyede yapılmış dolgu ve protezler. 2- Psikofizyolojik nedenler; duygusal gerilim. 3- Anatomik farklılıklar; çene ekleminin konumunu değiştiren cerrahi işlemler. (yirmi yaş diş çekimleri vs.). Daha çok stres kökenli olan diş gıcırdatma ve sıkma sorununun 'A tipi kişilik' denilen mükemmeliyetçi kişilerde daha çok görüldüğü gözleniyor. Diş Hekimi Mehmet Zait Kazandı diş gıcırdatması şikayetiyle Plusdent Kliniği’ni ziyaret eden kişilerin düşünüldüğü gibi daha çok ağırlaşan ekonomik koşullardan etkilenmiş kişiler olmadığını hatta tam tersine her türlü imkâna sahip olan varlıklı kesimden de olduklarını belirtti.

Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zait Kazandı diş gıcırdatması ya da diş sıkması şikayeti olan kişilere bazı ip uçları verdi;

* Bir Diş kliniğinden randevu alın; Bir diş kliniğinden size yardımcı olması için randevu alın. Bu kişi size akşamları kullanmanız için ısırma plağı olarak adlandırılan koruyucu plağı verecektir ki bu sizin dişlerinize daha fazla zarar vermenizi engelleyip ve beklide diş sıkmanızı ve de diş gıcırdatmanızı engelleyecektir.

* Sıcak nemli bir bezle kompres yapın; Yatmadan önce 10 dakika yüzünüze sıcak ve nemli bir bezle kompres yapın bu çene kaslarınızın rahatlamasına neden olacaktır.

* Meditasyon ya da sıcak duş; Yatma saatinizden önce meditasyon yaparak ya da sıcak bir duş alarak rahatlayın. Rahatlamanız aynı zamanda uykuya rahat bir şekilde dalmanızı ve de uyku esnasında da rahat olmanıza ve de uyurken kendinizi sıkmamanıza yardımcı olacaktır.

* Alkol ve kafeinden uzak durun; Alkol ve kafein kullanımını mümkün olduğu kadar azaltın. Bu hem sizin sağlığınıza katkıda bulunurken diş gıcırdatma ve de diş sıkma probleminizden de uzaklaşmanıza yardımcı olacaktır.

HASTALIKLAR İLK İŞARETLERİNİ AĞIZDA MI VERİYORLAR?

Ağız sağlığı ve vücudumuz arasında tahmin edilenden çok daha fazla bir bağ vardır. Ağız sağlığımız bütün vücudumuzun sağlığı hakkında ipuçları taşır.

Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk bazı hastalıkların ilk işaretlerinin çoğu zaman ilk olarak ağzınızda görüldüğünü belirtti. Diğer bir taraftan ise diş eti hastalıkları gibi ağızdaki bazı enfeksiyonların vücudun diğer bölümlerinde problemlere neden olabileceğini de ekledi.

Diş Hekimi Onur Öztürk ağızdaki bakterilerin ve iltihapların vücudun geri kalanındaki sağlık problemleriyle ilişkili olduğuna inandığını belirtiyor ve ağız sağlığıyla ilişkilendirilen bazı hastalıkları sıralıyor;

Kalp ve damar hastalıkları; Diş Hekimi Onur Öztürk yapılan son araştırmalara göre bazı kalp ve damar hastalıklarının ağız sağlıyla ilişkilendirilebildiğini belirtiyor. Bazı araştırmacıların ise dişeti hastalığından kaynaklanan bakterilerin kalp ve damar sistemini etkileyebileceğine inandıklarını da ekliyor.

Hamilelik ve doğum; Diş Hekimi Onur Öztürk dişeti hastalığının erken doğumlarla ilişkilendirildiğini ve maalesef hamilelik sırasında yapılan diş eti tedavisinin bazen geç olabileceğini söylüyor. İşte bu yüzden hamilelik öncesinde mükemmel bir ağız sağlığına sahip olunması gerektiğinin de ısrarla üzerinde duruyor.

Diyabet; Diyabet diş eti hastalığı, çürük, diş kaybı, ağız kuruluğu ve çeşitli ağız enfeksiyonları riskini arttırır. Bunun tersine kötü ağız sağlığı diyabetinizin kontrolünü zorlaştırır. Enfeksiyonlar kan şekerinizi yükseltebilirler. Bu durumu kontrol altına almak için ise daha fazla insülin kullanmak gerekmektedir. Bu sebeplerden dolayı diyabetli kişilerin ağız sağlıklarıyla normal bireylere göre daha fazla ilgilenmeleri gerekmektedir.

HIV/AIDS; Bazı durumlarda AIDS’ in ilk işareti ağır diş eti iltihabı ve ağızda yaralar ile belirebilir. Bu durumda dilinizin üstünde ya da ağzınızın içinde ısrar eden beyaz noktalar ya da alışılmamış yaralar olabilir. Bunları en kısa zamanda diş hekiminize göstererek muayene olmanız gerekmektedir.

Eğer şimdiye kadar ağzınıza, dişlerinize, diş etlerinize iyi bakmak için yeterli nedeniniz olmadıysa bile şimdi ağız sağlığı ve genel sağlığımız arasındaki ilişkiyi öğrendikten sonra aslında ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk dişlerimize iyi bakarak sadece şu an için değil gelecek içinde yatırım yapmış olacağımızı ifade ediyor.

Sınav Stresinden Dişlerinizde Etkileniyor

Herkes sınav stresiyle her hangi bir yaşta karşılaşabilir. Ama hiç şüphe yok ki içlerinde en büyük kaygı yaşatan ÖSS’dir. Plusdent Diş Kliniği’nden Mehmet Zahid Kazandı öğrencilerin geleceklerini, kariyerlerini belirleme de büyük payı olan ÖSS’nin yarattığı stresin öğrencilerin dişlerinde de olumsuz etkiler yarattığını belirtiyor ve bu etkileri en aza indirmenin yollarını sıralıyor;

İşte sınav stresiyle öğrencilerin dişlerine verdikleri zararlar;

Diş gıcırdatma; Diş gıcırdatma ve sıkmanın en önemli sebeplerinden birisinin stres olduğunun altını çizen Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı öğrencilerin ÖSS stresiyle beraber bu alışkanlığı kazanabildiği belirtiyor. Genellikle geceleri uyurken dişlerini sıktıklarını ve aileleri tarafından fark edilen bu alışkanlığın dişlerine büyük zarar verdiğini belirten Diş Hekimi Mehmet Kazandı bu şekilde şikayeti olanlara yatarken kullanmaları için gece plağı (splint) öneriyor. Bu plak sayesinde diş gıcırdatma ve sıkmanın neden olduğu ağrılarında ortadan kalkacağını söylüyor.

Kahve ve çay tüketimi; Özellikle gece çalışma alışkanlığı olan öğrencilerin uykularını açmak ve daha fazla çalışmak için kahve ve çay tüketimini arttırdıklarını ve bununda diş renginde sararmalara neden olduğunu belirtti. Bu sararmalardan kurtulmak için öğrencilerin dişlerini daha sert fırçaladıklarını ve sonucunda dişlerde aşınmaya neden olduğunu vurguladı. Mümkünse çay ve kahve tüketimi sonrası en azından ağzın su ile çalkalanması gerektiğini belirtiyor.

Düzensiz beslenme; Diş Hekimi Mehmet Zahid Kazandı öğrencilerin okul, dershane ve özel ders arasında gidip gelirken yemek alışkanlıklarının da bozulduğunu ve bununda öğrencilerin diş fırçalama alışkanlıklarını azalttığını ve dişlerde çürüklerin meydana geldiğini belirtiyor. Ayrıca sakız, yapışkanlı tatlılar ve çiğnenemeyen şekerler de öğrencilerin dişlerinde çürüklere neden olabilir. Ek olarak öğrencilerin stresle beraber düzensiz yeme alışkanlıklarının sonucu olan hazım problemi yüzünden asitli içeceklere yönelirler bu durum öğrencilerin dişlerinde erozyona sebep olur.

Uyku düzensizliği; Uykudaki düzensizlik nedeniyle tükürük akışında düzenlikler meydana gelir. Bu da diş yüzeylerinin yeterince temizlenmesini engeller ve çürük oluşumuna zemin hazırlar.

Stresten kalem ısırma ve tırnak yeme: Strese bağlı olarak öğrencilerde görülen ve zamanla alışkanlık haline gelen kalem ısırma ve tırnak yeme alışkanlığının da ağız ve diş sağlığını da olumsuz yönde etkilediğini, dişlerde kırılma ve aşınmalara sebep olabileceğini Diş Hekimi Mehmet Kazandı belirtiyor.

Pasif içicilik diş kaybına neden oluyor

Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk sigaranın yetişkinlerde diş ve diş eti hastalıkları sebeplerinden biri olduğunu belirtiyor. ‘Bilindiği üzere kalp-damar, kanser gibi ciddi hastalıklara neden olan sigara, içerisinde bulundurduğu nikotin ile diş sağlığını da bozuyor’. Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Onur Öztürk, sigara içen kişilerde diş ve özellikle diş eti hastalıklarının daha hızlı bir şekilde ilerlediğini kaydediyor.

"Sigara kullanımının kişiye vereceği zararlar elbette saymakla bitmez ancak sigara tüketimi gençler arasında maalesef gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Sigara diş çürüklerinin ve diş eti hastalıklarının oluşumunu önemli derecede etkiler. Diş etlerine yeterince kan gitmesini engelleyerek diş eti sağlığını bozar. Sigara kullanan hastalarda sıklıkla dişetlerinde ve damakta kırmızı renkli iltihabi oluşumlar gözlenir. Diş eti hastalığına yatkınlık artar, ağızda doku bozukluklarına ve kötü kokuya neden olur. Ayrıca diş eti çekilmesi ileriki asamalarda ağız kanserine sebebiyet verebilir.”

Sigara tiryakilerinde erken yaşlarda diş kaybının görüldüğüne değinen diş hekimi Onur Öztürk, “Sigara içerisindeki nikotin diş yüzeylerine çökerek bir tabaka oluşturur ve bu tabaka diş estetiğini bozduğu gibi ağızda bakteri oluşumunu hızlandırıp dişlerin çürüğe karşı direncini de azaltır. Ağzında diş çürüğü olan birisi sigara içtiği taktirde bu çürük daha hızlı bir şekilde yayılır.”

Diş Hekimi Onur Öztürk pasif içiciliğin de diş kaybına sebep olabileceğini belirtti ve ekledi:

“Sigara dumanı sadece kullanan kişileri değil yanında duran kişiyi de oldukça büyük bir zarara uğratır. Yapılan birçok çalışma sigara içilen ortamlarda bulunan kişilerin sigara içmeseler bile, içen kişiler kadar sigaradan etkilendikleri ortaya koymuştur. Her yıl binlerce pasif içici sadece sigara dumanını soluduğu için çeşitli hastalıklara yakalanmaktadır ve hatta hayatlarını kaybetmektedirler.”

Daha sağlıklı dişlere sahip olmak için sigara dumanına daha az maruz kalmamız gerektiğini söyleyen Diş Hekimi Onur Öztürk araştırmaların Avrupa birliğinde tartışılmaya devam eden halka açık yerlerde sigara içme yasağını da destekleyeceğini söylüyor.

Sigara içme yasağı İngiltere’de uygulamaya geçti. Hükümet bu yasakla, sigara kullanmayanları pasif içiciliğin zararlarından korumayı amaçlıyor. Uzmanlar diğer ülkelerin de bu yasağı takip edeceklerini ve benzer yasalar ortaya çıkaracaklarını söylüyorlar.

Sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir. Daha sağlıklı bir hayat için atabileceğiniz en önemli adımdır.
__________________

Dişi çürüten dokuz hata

Ağız kokusu ve diş çürükleri günlük hayatı zorlaştıran en önemli sağlık problemleri arasında.

Diş Hekimi Mehmet Kazandı, kişilerin farkında olmadan yaptıkları hatalardan kurtularak daha sağlıklı dişlere sahip olabileceklerini söylüyor ve bu hataları şöyle sıralıyor:

1. Sürekli kahve molası: Gün boyu kahve, çay içme ve atıştırma alışkanlığı, ağızda asit salgılayan bakterileri aktive ederek bu bakterilerin diş yüzeyinde yaşamasına ve dişleri çürütmesine neden olur. Çay ve kahve şekersiz tüketilmeli ya da bu içeceklerin yerine süt ve süt ürünleri tercih edilmeli, yanında atıştırılan yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
2. Sigara kullanımı: Sigara içmek ağız kuruluğundan, ağız kokusuna, dişlerin sararmasına hatta ağız kanserine kadar birçok hastalığa sebep olabilir.
3. Diş ipinin önemi: Sadece diş fırçalamak ağız temizliğinde tek başına yeterli değildir. Diş fırçasının ulaşamadığı diş araları diş ipi kullanılarak temizlenebilir.
4. Diş fırçalama: Ağız sağlığının en önemli bakımı dişleri fırçalamaktır. Dişler her yaşta, günde en az iki kez fırçalanmalıdır. Diş fırçası üç aylık periyotlarla yenilenmeli, dişler fırçalanırken fırça kuru olmalıdır.
5. Yemek dışında tüketilen tatlı: Tatlıların yemek öğünleri içerisinde tüketilmesi diş sağlığı için önemlidir.
6. Su ihtiyacı: Yemek yedikten sonra diş için yapılacak en iyi şey su veya süt içmektir. Yemek sonrası içilen bir bardak su, yemek parçalarını ağızdan uzaklaştırır ve ağızdaki asidik ortamı nötrler. Ayrıca süt içmek dişte kalsiyum oluşumunu artırır.
7. Çiğnenemeyen tatlılar: Sakız, yapışkanlı tatlılar ve kuruyemişten mümkün olduğunca uzak durulmalı. Yenildiği takdirde ise dişlerden arınıdırma işlemi titizlikle yapılmalıdır.
8. Meyve ve sebzelerden kaçmayın: Meyve ve sebzelerin içerdiği vitaminler dişetleri için çok önemlidir. Ayrıca elma gibi sert meyve ve sebzelerin ısırılarak tüketilmesi, ön dişlerde mekanik temizliği sağlar.
9. Şekersiz sakızı tercih edin: Sakız çiğnemek gibi bir alışkanlığınız varsa şekersiz sakızları tercih edin. Şekersiz sakız tükürük akışını hızlandırıp, ağzın temizlenmesine ve ağız içi asidin dengelenmesine yardımcı olur.

12 Haziran 2008 Perşembe

9 Adımda Ağız ve Diş Sağlığı

Günlük hayatımızda sıkça düştüğümüz bazı noktalara dikkat ederek daha sağlıklı dişlere sahip olabiliriz.

İSTANBUL - Ağız kokusu ve diş çürükleri günlük hayatımızı zorlaştıran en önemli sağlık problemleri arasında. Ancak hayatı doğrudan etkilemediği için gereken önem verilmiyor.

Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Kazandı kişilerin farkında olmadan yaptıkları hatalardan kurtularak daha sağlıklı dişlere sahip olabileceklerini söylüyor ve bu hataları şöyle sıralıyor:
Sürekli kahve molası:
Çoğunlukla ofis çalışanlarının sahip olduğu bütün gün kahve, çay vs içme ve atıştırma alışkanlığı, ağızda asit salgılayan bakterileri aktive ederek bu bakterilerin diş yüzeyinde yaşamasına ve dişleri çürütmesine neden olur. Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Kazandı çay ve kahveyi şekersiz tüketilmesini ya da bu içeceklerin yerine süt ve süt ürünlerini tercih edilmesi gerektiğini ve yanında atıştırılan yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini belirtiyor.
Sigara kullanımı:
Sigara içmek ağız kuruluğundan, ağız kokusuna, dişlerin sararmasına ve hatta ağız kanserine kadar birçok hastalığa sebep olabilir. Sadece sağlıklı dişler için değil aynı zamanda sağlıklı bir yaşam için sigarayı bırakmak gerekir.
Diş ipinin önemi:
Sadece diş fırçalamak dişlerin birbirine bakan diş ara yüzleri, kuron köprü ve implant restorasyonlarının altları ve ortodontik tedavisi gören kişilerin ağız temizliğinde tek başına yeterli değildir. Diş fırçasının ulaşamadığı diş araları diş ipi kullanılarak temizlenebilir. Diş ipi diş eti hastalıklarından korunmak için de ideal bir temizlik yöntemidir.
Ağız sağlığının en önemli bakımı dişleri fırçalamaktır:
Dişler her yaşta, günde en az iki kez fırçalanmalıdır. Hekim tavsiyesiyle alınan diş fırçası 3 aylık periyotlarla yenilenmelidir. Yaygın olarak bilinenin aksine dişler fırçalanırken diş fırçası kuru olmalıdır, fırça ıslatılarak yapılan işlemde, fırça kılları yumuşadığı için temizlik tam olarak gerçekleşmemektedir. Ayrıca macunun içinde bulunan flor suyla temas ettiği zaman etkinliğini kaybeder.
Yemek dışında tüketilen tatlı:
Birçok insan yemekten bir kaç saat sonra tatlı yemeği tercih eder. Ancak ana yemekten hemen sonra yenilen tatlı ana yemeğin bir parçasıdır ve çürümeye yol açan bakteriler hala çalışırken yenildiği için onları tekrar aktif hale getirmez, onun yerine aktivitelerini yemek saatleriyle sınırlandırmış olur. Bu nedenle tatlıların yemek öğünleri içerisinde tüketilmesi diş sağlığı için önemlidir.
Su ihtiyacı:
Yemek yedikten sonra diş için yapılacak en iyi şey su veya süt içmektir. Yemekten sonra içilen bir bardak su, yemek parçalarını ağızdan uzaklaştırır ve ağızdaki asidik ortamı nötrler. Ayrıca süt içmek dişte kalsiyum oluşumuna neden olur.
Çiğnenemeyen tatlılara dikkat:
Sakız, yapışkanlı tatlılar ve kuruyemiş ağzın içinde temizlenmesi zor alanlarda bakterilere ve hatta diş kırıklarına neden olabilir. Mümkün olduğunca bu tür gıdalardan uzak durmak gerekir.Bu yiyecekler yenildiği takdirde ise diş lerden arınıdırma işlemi büyük bir titizlikle yapılmalıdır.
Meyve ve sebzelerden kaçmayın:
Meyve ve sebze yememenin ağız içerisinde kötü sonuçları vardır. Bilindiği gibi meyve ve sebzeler vitamin içerirler. Bunlar dişetleri için çok önemlidirler. Ayrıca sert meyve ve sebzelerin tüketimi dişlerde mekanik temizliğede neden olur.Örneğin elmanın ısırılarak tüketilmesi ön dişlerde mekanik temizliğe neden olur.
Şekersiz sakızı tercih edin:
Eğer sakız çiğnemek gibi bir alışkanlığınız varsa şekersiz sakızları tercih etmelisiniz. Şekersiz sakız çiğnemek ağzın tükürük akışını hızlandırıp, ağzın temizlenmesine ve ağız içi asidin dengelenmesine yardımcı olur.

Plusdent Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Mehmet Kazandı günlük hayatımızda sıkça düştüğümüz bu dokuz hataya dikkat ederek daha sağlıklı dişlere sahip olabileceğimizi söylüyor.

Ağız kokusunu giderme yöntemi

Düşünün ki önemli bir iş görüşmesinin ortasındasınız; her adımı doğru attığınızı ve işi aldığınızı düşünmeye başladınız. Görüşmenin sonunda kendinizden emin bir şekilde ayağa kalktınız el sıkıştınız ve “sizinle konuşmak bir zevkti sizden haber bekliyorum” dediniz.
Bir anda görüştüğünüz kişinin ifadesinin değiştiğini dudaklarını buruşturduğunu fark ettiniz, gülümsemesinde bir gerginlik oluştu ve sizde bir şeylerin yanlış gittiğini anladınız.
En kötüsü de bunun sizin kötü nefesiniz yüzünden olduğunu fark ettiniz. Bu bırakmak istediğiniz en son izlenimdi.
Diş Hekimi Onur Öztürk kötü ağız kokusu sorunundan dolayı birçok hastanın onları ziyaret ettiğini belirtti. Aslında birkaç küçük önlemle kolayca kurtulabilinecek bu problem yüzünden kişilerin zor durumlarda kaldıklarını, kendilerine olan güvenlerini yitirdiklerini ve konuşmaktan çekindiklerini ya da kişilerin onlarla konuşmaktan kaçındıklarını belirtiyor.
Böylece kendi içine dönen hastaların sosyal çevrelerinin kısıtlandığını ifadesine ekliyor. Diş Hekimi olan Onur Öztürk bizlere bu durumda kalmamız ya da bu durumdan kurtulmamız için ipuçları veriyor. İşte Diş Hekimi Onur Öztürk’ ten öneriler;

7 PRATİK TAVSİYE
• Eğer önemli bir görüşme ya da toplantının arifesindeyseniz baharatlı yiyeceklerden uzak durun. Yediğiniz şeyin miktarına bağlı olarak ne kadar sık dişinizi fırçalarsanız fırçalayın koku ağzınızda 24 saat kalabilir. Soğan, sarımsak, acı biber, sarımsak, salam, sucuk, pastırmadan kaçının. Aynı zamanda bazı peynirlerden (rokfor gibi) , bazı balıklardan hatta pizzanın üstündeki ançuez den bile uzak durun.
• Kahve, bira yerine su veya meyva suyu için..
• Bir şeyler yedikten sonra hemen dişlerinizi fırçalayın. Bu yediğiniz yemeklerle ilişkilendirilen kokuları uzaklaştırır. Ağız kokusunun en önemli nedeni diş plağıdır. Ağzımızda 50 trilyon kadar mikroskobik organizmanın dolaştığı tahmin ediliyor. Bunlar yemekten her bir parça alışımızla beraber dudaklarımız arasından ağzımıza girerler ve köşelerde kalırlar ve kötü koku üretirler. Sonuç olarak bu kötü kokudan kurtulmak için günde 2 defa dişlerimizi fırçalamalı ve bu plağı dışarı atmalıyız. Eğer yanınızda diş fırçanız ve macununuz yoksa en azıdan suyla ağzınızı çalkalayınız.
• Eğer 20 dakika ferah bir nefese ihtiyacınız varsa ağız gargarasıyla ağzınızı çalkalamak güzel bir fikir olabilir fakat bu Cinderella’nın balkabağı gibidir zaman geçip de yirmi dakika sona erdiğinde sihir de sona ermiş olacaktır ve siz yine ellerinizin arkasında konuşmaya başlayacaksınızdır.
• Maydanoz yemeyi ihmal etmeyin. Maydanoz sadece salatada kullandığımız yeşillik değildir aynı zamanda da bir nefes temizleyicidir. Maydanoz nefesinizi doğal olarak tazeler sadece tam olarak çiğnediğinizden emin olun. Aynı zamanda mutfağınızda bulunan bazı doğal otlar ve baharatlarda doğal nefes tazeleyicilerdir. Kötü nefesinizi hissettiğiniz anda karanfil, zencefil ve anason çiğneyebilirsiniz.
• Dişlerinizle beraber dilinizi de fırçalamayı ihmal etmeyin.
• Burnunuzdan nefes almaya çalışın. Ağızdan nefes almak kuru bir ağza neden olur ki bu kötü kokuya neden olan bakterilere zemin hazırlar.
Plusdent Diş Kliniği'nden Diş Hekimi Onur Öztürk ağız kokusuna karşı alabileceğimiz pratik öneriler de bulundu ancak ısrar eden ağız kokularında kişilerin mutlaka bir diş kliniğini ziyaret etmeleri gerektiğini belirtti. Ağız kokusu diğer ağız problemlerinin işareti olabilir. Çürümekte olan bir diş ya da diş fırçalamayla temizlenemeyen bir plakta ağız kokusuna neden olabilir.
Öztürk bu durumlarda diş hekiminin yardımıyla kalıcı ferah bir nefese sahip olabileceğimizi belirtti.

Diş Beyazlatma Hakkında Sıkça Sorulan Sorular



Diş beyazlatma hakkında sıkça sorulan sorular.

Plusdent Diş Kliniğinden Dt.Onur Öztürk ve Dt.Mehmet Kazandı sorularımızı cevapladı ve diş beyazlatma ile ilgili sıkça sorulan sorulara cevap verdiler.


1.Eğer dişlerimi beyazlatmak istersem hangi yöntemleri kullanabilirim?

Dişleri beyazlatmak için farklı yöntemler vardır.Birincisi diş doktoru yardımıyla profesyonel beyazlatma, diğeri ise evde doktorunuzun önerisi doğrultusunda uyguanan ev beyazlatma sistemidir.

Farklı diş beyazlatma yöntemleri:
Muayenehane ve Kliniklere uygulanabilen Office bleaching olarak bilinen ofis tipi beyazlatma sistemleridir.
Bir diş laboratuarında yapılan dişlerinize uyan bir kalıpla, beyazlatma evde gerçekleşir.

“Ofis tipi diş beyazlatma” iki şekilde yapılabilir. Diş doktoru çok güçlü bir beyazlatma maddesini tek başına veya lazerle birlikte kullanır. İkisiyle beraber diş doktoru dişinizi plaktan arındırmak için,kumlu, süngertaşına benzeyen bir madde kullanarak dişinizin yüzeyini temizler. Daha sonra peroksit bazlı bir jel beyazlatma sürecine yardımcı olması için ışık yardımıyla kullanılır. Çoğu jel tek başına kullanılmasına rağmen bazılarının ışığa ihtiyaçları vardır. Lazer dişi beyazlatmaz. Sadece beyazlatma jelinin aktive olmasını sağlayarak gerekli kimyasal reaksiyonu başlatır (lazer dişin içine işlemez.). Bu işlem 30-45 dakika civarı sürer ve anında sonuç vermesine rağmen istenilen beyazlık seviyesi için birden fazla seans da gerekebilir.

Evde yapılan beyazlatma için, diş beyazlatma jelinin gücüne bağlı olarak gece boyunca veya birkaç saat dişe temas etmesini sağlayan bir diş kabına ihtiyaç vardır. Hazır olarak eczane vb yerlerde satılan kalıplar vardır, bunları kullanmadan önce beyazlatma sonuçlarını etkileyecek çürük veya diğer şeyler için beyazlatma işlemi öncesi diş doktorunuzu ziyaret etmenizi önerir.

Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, dişinizin ne kadar beyazlaşacağı ilk baştaki rengi ve renk bozulmasının kaynağıyla ilgilidir. Kahverengi ve sarı dişler (Sigara, kahve ve çaydan kaynaklanır.) genelde beyazlaşır. Gri dişler (lekelerden değil,dişteki pigmentlerden kaynaklanır) daha az beyazlaşır. Sonuçlar garanti edilemez. Dişinizin ilk rengini anlamak için dişinizi beyaz bir kağıtla kıyaslayabilirsiniz.

Chairside temizleme bazen birden fazla seans sayısı ve fiyatıyla en pahalısı olmasına rağmen en hızlısıdır. Evde kullanılan temizleme setleri diş dhekimlerinden alınabilir ve istediğiniz zaman kullanabilirsiniz. Dükkandan alınabilen setlerse daha az pahalıdır fakat diş hekimleri tarafından fazla etkili bulunmazlar. En bilinen yan etki diş beyazlatma yapılırken ve sonrası 1-2 gündeki sıcak-soğuk hassasiyetidir. Eğer her akşam dişinize kalıbı yerleştirmeyi unutacağınızı düşünüyorsanız veya sonuçları beklemek için çok uzun beklemek istemiyorsanız ofis beyazlatması sizin için daha iyi bir çözüm olabilir. Bu çözüm eğer dişleriniz renk olarak birbirlerinden farklılarsa diş doktorunun dişlerinizle teker teker ilgilenebilmesini de sağlar. Düzgün bir bakımla beyazlatılmış dişler birkaç yıl parlak kalırlar. Dişlerinizi olabildiği kadar beyaz tutabilmek için şu yöntemleri deneyebilirsiniz:

Beyaz diş diyetini uygulayın: Kırmızı şarap yerine beyaz, espresso yerine cappucino, böğürtlen suyu yerine üzüm suyu için.

İçinde hafif abrasive veya peroksit bulunduran dişmacunu kullanın.( örneğin Opalescence toothpaste, Rembrant Whitening Toothpaste veya piyasada bulabileceğiniz diğer beyazlatıcı diş macunları)
Yukarı

2. Beyazlatma güvenli midir yoksa dişlere zarar verir mi?

Yapılan araştırmalar ve mikroskopik çalışmalar 10% beyazlatma solüsyonu kullanımında hiçbir zarar olmadığını göstermişlerdir. Yapılan bütün çalışmalar 10% solüsyon ile yapılmıştır. Yapısal değişiklik ve kalıcı hasar oluştuğunu gösteren tek bir araştırma bile yoktur. Diğerleri de doktorunuzun doğru sürelerde ve diş yapınıza göre yapacağı uygulamalar ile güvenlidir.
Yukarı

3.Diş beyazlatmanın yan etkileri nelerdir?

Bütün beyazlatma jelleri az çok hassasiyete sebep olur. Bu soğuk sıcak içeceklere ve havaya bile karşı oluşan hassasiyet rahatsızlık verir. Bu normal ve beklenen bir yan etkidir. Bazı markalar beyazlatma sonrası hassasiyeti azalttığı iddia edilen maddeler içerirler. Kullanıcı geri dönüşlerine göre çok etkili gözükmemektedir. Hassasiyet 24-48 saat içinde geçmezse beyazlatıcı kullanımını kesmenizi tavsiye ederiz. Hassasiyet durumunda diş hekiminizin uygulayacağı fluorur ve size önereceği diş macunu veya kremleri bu diş hassasiyetini azaltacaktır. Hassasiyeti azaltmak için içerisinde potasyum nitrat bulunduran dişmacunları da işe yarar.
Yukarı

4.Çok hassas dişlerim var, diş hassasiyetine sebep olur mu ve olursa nasıl tedavi edilebilir?

Dişleriniz beyazlatıcı jel kullanmaktan dolayı mı hassas? Yoksa normalde de aşırı hassasiyet mevcut mu? Eğer diş beyazlatma işlemi öncesi de diş hassasiyeti mevcutsa bu durumda diş hekiminiz hassasiyet giderici tedavi uygulamalı sonuç alındıktan sonra diş beyazlatmasına geçilmelidir.
Yukarı

5.Dişlerimin maksimum beyazlaması ne kadar sürecek?

Sonuçlar farklıdır. Bazı dişler bir iki günde beyazlarken, bazıları bir iki ay sürebilir. Çoğu insanın dişleri 2-3 haftada beyazlar. Dişlerinizde sarılaşma grileşmeden ne kadar fazlaysa beyazlatma o kadar iyi olacaktır. Antibiyotik kullanımından kaynaklanan grileşmenin beyazlatılması daha zordur ve sonuca ulaşmak daha uzun bir süreç gerektirebilir, sonuç alınamazsa laminate veneer uygulaması düşünülebilir.
Yukarı

6.Beyazlatma ne kadar süre etkisini korur?

Genelde beyazlatma sonrasında renk yavaşça kaybolur ve 6 ayla bir yıl arasında sabit kalır. Her 4-6 ayda bir 1-2 seansla bakım sağlanması tavsiye edilir.
Yukarı

7.Hamile veya yeni doğum yapanlara diş beyazlatma niye tavsiye edilmez?

Bu konuda bir araştırma yapılmamıştır ama üretici firmalar bu işlemin hamile ve emziren annerlerde yapılmasını tavsiye etmezler.
Yukarı

8. Beyazlatma jeli kaplama, porselen kuronlarımı da beyazlatır mı?

Bütün beyazlatma maddeleri doğal diş yapısı üzerinde çalışırlar. Bu demek olur ki porselen kaplama kuron ve köprüler beyazlamazlar. Yeni beyazlamış dişinizin rengine uyması için bütün bunların değişmesi gerekebilir.
Yukarı

9. Disbeyazlatmanedir.com diş beyazlatma için hangi sistemi veya jeli tavsiye eder?

Şu an farklı diş beyazlatma sistemlerini tarafsız olarak kıyaslayan bir araştırma yoktur. Hepsinin işe yaramasına rağmen bazı jeller daha hızlı sonuç verebilirler. Hangi ürün kullanılırsa kullanılsın bazı dişler çok iyi beyazlamalarına rağmen bazı dişlerde çok az beyazlama olabilir. Bizim tavsiyemiz daha önce kullandığınız markayı kullanmanız veya memnun değilseniz yeni bir marka veya kalite denemenizdir. Sonuçta kullanılan beyazlatıcı madde gerçekten bir kişisel seçimdir. Bu seçimde de daha önceki tecrübelerinize dayanarak en iyi kararı diş hekiminiz ile beraber verebilirsiniz.
Yukarı

10. Diş Beyazlatma jelinin raf ömrü nedir?

Beyazlatma jelinin raf ömrü buzdolabında 2 yıl, normal ortamda 1 yıldır. Dışarıda tutulan jel kuru ve serin bir ortamda saklanmalıdır. Kullanılan miktar ürünün gücüne bağlıdır.
Yukarı

11. Kullanılan farklı yüzdeler ne anlama geliyor?

Kullanılan yüzdeler (%’ler) beyazlatma maddesinin oranı demektir. Genelde yüzdesi fazla olan ürünün gücü ve etkisi de daha fazladır. Fakat yine de bu kanıyı destekleyen bir araştırma yoktur. Yüksek yüzdelerin bir avantajı kullanım ve etki süresidir. 10-16% birkaç saatten bir geceye kadar kullanılırken, 20-22% her seansta bir kaç saat kullanılabilir. Diş beyazlatma sisemlerinin içerik ve muhteviyatlarına bağlı olarak diş hekiminiz süre ve uygulama konusunda size en doğru yölendirmeyi yapacaktır.
Yukarı

12. Hangi diş beyazlatma jeli en etkili veya hızlıdır?

Çoğu beyazlatma ürünündeki aktif madde aynıdır. Bazıları biraz daha hızlı etki göstermelerine rağmen çalışma prensipleri aynıdır.Bazı dişlerin ürün ne olursa olsun diğerlerinden daha zor temizlendiğini lütfen unutmayın. Ne kadar yaşlıysanız ve ne kadar gri dişleriniz varsa beyazlatma o kadar zor olacaktır. Bazı dişlerde hangi ürünü kullanırsanız kullanın az miktarda beyazlatma olacaktır.
Yukarı

13. Dişlerimi evde beyazlatmak için kaç tane beyazlatma şırıngası almam lazım?

Her markanın şırıngasının içindeki madde miktarı farklı olduğundan şırınga yerine ml. ve cc. kullanmak daha kolay olacaktır.Genelde her seans başına 0.5 ml. beyazlatma jeli yeterlidir. Bu yüzden sarı dişleri olan ortalama bir insanın 10-15 ml.’ye ihtiyacı olacaktır. Daha sonra bakım için biraz bulundurmanız gerektiğini unutmayın. Grileşmiş dişlerin temizliği daha zor olacağından daha fazla jel gerekir. Yapılmış olan kalıbın iç yüzeyine sadece 8 dişin olduğu yere küçük bir damlanın yeteceğini unutmayın. Ağzınızın arkasındaki dişler gülümseme sırasında gözükmediğinden bunları beyazlatmak gerekli değildir.
Yukarı

14.Carbamide peroxide and hydrogen peroxideli beyazlatma jelleri arasındaki fark nedir?

İki tane beyazlatma ana maddesi vardır. Carbamide peroxide (e.g. Opalescence, dentist.net, Nite white) ve hidrojen peroksit (e.g. Day White, Zoom, and Nite White turbo). Kıyaslarsak 7.5% hydrogen peroxide 16% carbamide peroxide a denk gelirken, 9.5% hidrojen peroxide 26% carbamide peroxide a denk gelir.

Carbamide peroxide hydrogen peroxide’a ayrışır. Kullanıcılar nite white’ı carbamide’in önce hidrojen peroxide e dönüşmesi gerektiğinden daha uzun süre kullanmalıdırlar. Aralarındaki tek fark kullanım süresidir. Nite white ilk çıktığında carbamide peroxide’ın hydrogen peroxide’a dönüşmesi için 10% solüsyonla hazırlanmıştı. Sonraları, daha etkili çözümler için 16% ve 22% lik çözümler çıktı. 16% gece boyunca kullanılırken, 22% 1 saat boyunca kullanılır. Day white ve nite white tamamen aynı sonucu verirler ve Day white ın içinde 9.5% fazla solüsyon olmasına rağmen, daha etkili olduğunu kanıtlar bir çalışma yoktur.
Yukarı

15. Beyazlatma sonrası kahve ve kırmızı şaraptan ne kadar uzak kalmalıyım?

Beyazlatma ve sonrası yaklaşık 2 hafta boyunca bunlardan uzak kalmanız tavsiye edilir. Disbeyazlatmanedir.com yine de yaşam stilinizi değiştirmemenizi tavsiye eder. Eğer dişlerinizin zamanla sarılaştığını görürseniz, her 4-5 ayda bir bakım yapılabilir.
Yukarı

16. Dişler herkeste aynı mı beyazlar?

Hayır… Sonuçlar farklıdır. Bazı dişler birkaç günde farkedilir derecede beyazlaşsa da bazılarının farkedilmesi aylar alabilir. Dişlerinizde sarılaşma grileşmeden ne kadar fazlaysa o kadar iyi sonuçlar alınacaktır. Antibiyotik kullanımından kaynaklanan lekelerin temizlenmesi daha zordur. Bazı dişlerde hangi ürünü kullanırsanız kullanın az miktarda beyazlatma olacaktır.Sonuçlar garanti edilemez.
Yukarı

17. Dişetlerinin yakını dişin diğer bölgelerine göre daha az beyaz?

Beyazlatıcının dişin sadece alt kısmını değil her yerini kapladığından emin olun. Ortalama diş, beyazdan, dişetlerine yakın bölgelerde daha az beyaza doğru gider. Bu normal ve tahmin edilen bir sonuçtur. Bu bölgedeki daha ince mineden dolayıdır. Grileşmiş dişlerde bu geçiş daha farkedilebilirdir. Unutmayın ki bu aradaki renk farkı zamanla karışacaktır.
Yukarı

18. Beyazlatmaya yeni başlamama rağmen benekler ve beyaz noktalar yüzünden düzgün durmuyor. Beyazlatmaya devam mı etmeliyim yoksa bırakmalı mıyım?

Dişin bazı bölgelerinin örneğin dekalsifikasyon bölgelerinin beyazlatıcıya daha hızlı tepki vererek beyaz noktalar çıkarması normaldir. Beyazlama bittikten sonra bu beyazlıklar kaybolarak daha uyumlu bir görüntü vermektedirler.
Yukarı

19. Beyazlatma jelini ne kadar süre kullanmalıyım?

Beyazlatmanın ne zaman bitirileceği kişisel ve diş hekiminizin kararı ile sonuçlandırılacak bir tercihtir. Sonuçlardan memnun olduğunuz zaman bırakabilirsiniz. Dişler birkaç gün veya 2 hafta içinde beyazlarlar ve sonunda daha fazla beyazlamayacakları bir noktaya gelirler. Bu ulaşacağınız son noktadır ve buradan sonra daha fazla beyazlamayacaktır. Biraz solmaları ve daha sonraları stabil bir renkte durmaları normaldir. Disbeyazlatmanedir.com 2-4 haftadan daha fazla beyazlatma tavsiye etmez. Çoğu diş tedavinin ilk haftasında iyice beyazlarlar.
Yukarı

20. Grileşmiş lekeli dişlerim var ve dişlerimi beyazlatmak istiyorum.

Tetrasiklin renkleşmelerinin beyazlatılması zordur. Sonuçlar değişir ve garanti edilemez. Eğer bir marka beyazlatıcı kullandıysanız diğer bir markayı kullanmanız çok şey farkettirmeyecektir. Tetrasiklinlii dişleri beyazlatırken bazen ortaya eşit olmayan beyazlama veya düşey tetrasiklinli çizgileri çıkabilir. Bazı durumlarda ise dişler düzgün beyazlayarak kullanıcıyı memnun etmiştir. Beyazlatma ürünlerinin kullanımı kabul etmek, kullanımdan gelen bütün riskleri kabul etmek demektir. Tetrasiklinli lekeli dişlerde temizleme öncesi diş doktoruna görünmeniz önerilir ve sonuçları görmek için birkaç ay beklemek gerekebilir.
Yukarı

21. Tetrasiklin lekeli dişlerimi ne kadar süre beyazlatabilirim?

Normal dişler için 6 aya kadar beyazlatma kabul edilebilir. Bazı araştırmalar tetrasiklinli lekeli dişler için 6 aya yakın beyazlama yapılabileceğini söylese de biz 8 haftalık bir sürenin yeteceğine inanıyoruz. Eğer dişleriniz daha fazla beyazlamıyorlarsa bu durmak için iyi bir zamandır.
Yukarı

22. Eğer dişimde köprü veya ortodontik tel varsa diş beyazlatma yaptırmam sorun olur mu?

Eğer kalıp maddesi, tel veya köprünün altına sıkışırsa köprü veya telinizi gevşetebilir ve kalıbı çıkarmakta zorluk çekersiniz. Ayrıca ortodontik (tel) tedavinizin bitmesinin ardından diş beyazlatma yapılmsı daha uygundur. Köprü protezleriniz var ise arka bölgede ise problem olmaz ama ön bölgede ise dişleriniz beyazlayıp porselenleriniz dha koyu kalacağı için bu problem yaratabilir, bu durumda da eğer zamanı geldiyse köprü veya kuronunuzu yeniletmek ve yeni beyazlamış renge göre yapılması daha uygun olacaktır.
Yukarı

23. Çocuklarımın benekli dişleri var. Beyazlatma işe yarar mı?

Benekli dişler diş gelişimi sırasındaki fazla floridden kaynaklanır. Bu duruma fluorozisdenir. Mükemmel gözükmeseler de bu dişler çürümeye karşı aşırı dayanıklıdırlar. Benekler aynı zamanda ortodontik tedavi sonrasında da görülebilir. Yetersiz hijyenden kaynaklanan bu dekalsifikasyon durumunda bu bölgeler çürüğe karşı daha hassastırlar.

Çocuklar ve beyazlatma üzerine bir araştırma yapılmamış ama geçici diş hassasiyeti haricinde yan etkisi görülmeyen beyazlatma işlemleri yapılmıştır. Beyazlatma için dişler tam çıkana kadar beklenmesini tavsiye ederiz, aksi taktirde çıkmamış bölgeler beyazlamayacaklardır. Beyaz noktalar daha hızlı beyazlamalarına rağmen çevrelerindeki bölge beyazladıkça aradaki fark yokolur. Çevredeki bölgeler daha beyaz olacağından beyaz noktalar daha zor farkedilir. Sonuçlar değişir ve garanti verilemez.

Gene olarak çocuklarda pulpa odası (diş sinirlerinin bulunduğu kısım) fazla genişse diş beyazlatma önerilmez, buna uygun olup olmadığını ise çekilecek filmler ile diş hekiminiz tespit edecektir, ama normal şartlar altında en alt sınır 16-18 yaş olarak kabul edlebilir.
Yukarı

24. Opalescence F and Opalescence arasındaki fark nedir?

F fluorid ve PF de fluorid ve potasyum nitrat demektir. İkisi de diş hassasiyetine karşı beyazlatma jelinin içinde bulunurlar. PF hem potasyum nitrat hem fluorid içerdiğinden daha etkilidir. İkisi de aynı miktarda beyazlatmalarına rağmen PF’in daha az hassasiyet yarattığı bilinmektedir.
Yukarı

25. Yaptırdığım kalıplara beyazlatıcıyı yaymak çok zor. Jeli daha eşit dağıtmak için bir tavsiyeniz var mı? 

Bütün yapmanız gereken beyazlatıcıyı uzun ince bir hat halinde kabın dış yüzeyinin iç tarafına yaymaktır, böylece ip şeklini alan jel taşma yapmaz. Kabı dişinizin üstüne yerleştirince diş beyazlatıcıyı yayacaktır.

Beyazlatıcının dişi kapladığı yerleri görebilirsiniz ve eğer bazı yerlere az gelmişse kapla biraz oynayarak jelin eşitçe yayılmasını sağlayabilirsiniz. Jel her zaman yoğun ve akışkan olmalıdır. Jel daha akışkanlaştırılarak dişe yayılması kolaylaştırılır ve böylece daha iyi bir beyazlama sağlanır.

Eğer ürünü buzdolabında tutuyorsanız daha akıcı olması için birkaç saat oda sıcaklığında bekletilmesi tavsiye edilir.
Yukarı

26. Diş Beyazlatıcının kapağından sızmasını nasıl engelleriz?

Kullandıktan sonra şırınganın gerisini biraz çekerek şırınga içindeki hidrolik basıncı azaltabilirsiniz. Bu taşmayı engelleyecektir.
Yukarı

27. Diş beyazlatma için Kalıplarım var yeni beyazlatma jelleri iseyebilir miyim?

Kalıpları olup da beyazlatma kabına ihtiyaç duyanlar için diş hekimi ziyareti olmadan beyazlatma işlemine başlamaları önerilmez.
Yukarı

28. Beyazlatma sırasında dişetlerim yanmaya başladı ve şu an bazı yerleri beyaz. Bu fazla jel kullanmaktan mı oluyor?

Kaplar ya dişetlerinin üstünde ya da çok dolular. Bütün yapmanız gereken kabın içine her diş veya beyazlatma çizgisine küçük bir damla jel damlatmaktır. Dişetleri birkaç saatte normale dönerler ve beyazlık kaybolur. Dişetleri düzelene kadar yeniden beyazlatmadan veya acı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durun. Bir sonraki sefer daha az süre kullanın ve yavaş yavaş arttırın.

Yukarı

29. Hazır Diş beyazlatma strip’leri de dişlerde hassasiyete yol açar mı? 

Evet bütün beyazlatma ürünleri hassasiyete yok açar, fakat kullanımdan birkaç gün sonra hassasiyet yokolur. Eğer dişleriniz hassassa stripleri bir kere kullanın ve oluşan hassasiyet azalınca tekrarlayın. Bütün beyazlatma maddelerinin hassasiyet yarattığını unutmayın.
Yukarı

30. Evde kullandığım diş beyazlatma jellerini doktorumun önerdiği şekilde günde 2 defa her biri 1 saati aşmamak kaydıyla kullanılmasına rağmen 2 defa kullanım sırasında uyuya kaldım. Şu an dişlerimin bazı yerlerinin düz bazı yerlerinin ise pürüzlü olduğunu hissediyorum. Dişimin minesine hasar vermiş miyimdir ve eğer öyleyse bunu düzeltmenin bir yolu var mıdır?

Beyazlatma üzerine yapılan çoğu araştırma 10% solüsyon ile yapılmıştır. Üreticiler daha yüksek çözünürlüklerin zararlı olmadığına inansa da insan asitli yiyecek ve içecek aldığında olduğu gibi dişten mineral azalması olur. Piyasada diş yüzeyi tarafından emildiğine inanılan gerekli mineralleri içeren remineralizasyonu sağlayan diş macunları vardır. Aynı zamanda hassasiyete de iyi geldiği bilinen bu tarz diş macunlarının beyazlatma sırasında kullanımını tavsiye ederiz. Ayrıca bu tip bir durumda diş hekiminizin uygulayacağı fluorur ve benzeri takviyelerde faydalı olacaktır.
Yukarı

31. Her zaman dişlerimin çok parlak olmasını istemişimdir fakat bence pahalı bir işlem. Birkaç aydır dişlerimi karbonatla fırçalıyorum ve şu an dişlerim çok hassaslar. Yıllık muayenemde diş hekimim dişlerimde, diş eti çekilmesi veya dişeti hastalığı olmadığını söyledi. Diş beyazlatma için ne tavsiye edersiniz?

Plusdent Diş Kliniğinden Dişhekimi Mehmet Kazandı, bu sıkça sorulan sorularu okumanızı tavsiye ediyor. Hassas dişlere sahip olmak normal değildir ve teşhis edilip düzeltilebilirler. Bu konuda sorumlu olmamak için en doğrusu diş hekimine gitmenizdir, kendi başınıza diş hassasiyeti konusunda içinde potasyum nitrat içeren herhangi bir dişmacunu kullanmanızı tavsiye ederiz, bunlar marketlerde genelde “hassas dişler”vb. başlıklar altında satılır. Bu diş macunlarının tavsiye edilen kullanım sürelerinin birkaç hafta olduğunu unutmayın. Bugünlerde sadece diş hassasiyetine değil reminerilazyon sayesinde küçük çürükleri de geçiren remineralizasyon dişmacunları çıkmıştır.

Beyazlatma diş hassasiyeti yaratır ve olan hassasiyeti arttırır, bu yüzden diş beyazlatmadan birkaç hafta önce hassasiyet giderici diş macunu kullanımını tavsiye ederiz.

Plusdent Diş Kliniğinden Dişhekimi Onur Öztürk'e verdiği bilgiler için teşekkür ederiz.